Fakat Hakikat Arayışında (kalıcı) olduğunu zanneden, tamamen samimi birçok insana rastladım. Bu insanlar özenli, ısrarlı, dikkatli, ihtiyatlı, derinlikli bir şekilde, mükemmel bir dürüstlük ve iyi ayarlanmış bir yargı gücüyle aradılar -ta ki Hakikati sorgusuz sualsiz bulmuş olduklarına inandıkları ana dek. Arayışın sonuydu bu.
İnsan bir bukalemundur; doğasının yasası gereği, bulunduğu yerin rengini alır. Çevresindeki etkiler onun tercihlerini, kaçındığı şeyleri, politikasını, beğenilerini, ahlakını, dinini yaratır.
Kendisi hariç herkesi feda etmiş gibi geliyor bana. Sana hiç kimsenin asla kendisini feda etmeyeceğini, daha önce buna dair hiçbir örneğin hiçbir yerde duyulmamış olduğunu söylememiş miydim?
"İnanmıştım, ve bu inancımla mutluydum; sen, inancımı ve huzurumu elimden aldın. Şimdi elimde hiçbir şey kalmadı... Çünkü bana anlattığın şeyler, benden alıp götürdüğün şeylerin yerini doldurmuyor."
İnsanın, beşikten mezara kadar hiçbir zaman, yaptığı tek bir şey yoktur ki, İLK VE EN ÖNDE GELEN gelen hedefi şu olmasın -iç huzurunu, iç rahatlığını KENDİSİ için güvence altına almak.
"Hiçbir kural tanımama. Bu benim en çok bastırdığım benlik imgesi." Daha sonra, hayatımın kontrolünü ele geçirmesinden ve bunun ne anlama geldiğini söyleyemesem de mahvıma yol açmasından korktuğum bu hiçbir şeyi takmayan gözü kara benliğe sahip çıkmak.