"Benim ümidim... Yağını nereden alıyor? Fitilini kimler tazeleyip yakıyor? Bilmem, bilmem... Fakat, bu umut benim tek gıdamdır. Bu umut benim yaşama gücümün en son parıltısıdır." (sf. 109)
Atmosferde kayıp biten yıldız hafifliği kadar düşüm,
Yokluğunun dayanılmaz boşluğunda
Alevlerle üşümüşüm.
Mevsim güneş saçsa,
Toprak çiçek açsa,
Ne çıkar?
Yoksa senin gülüşün,
Renksizdir, mehtapsız deniz zifirisi kadar;
Âlemin görünüşü...
Diyarbakır'da sakalım suçludur saklanır
Hırçın Fırat'ta asi ruhum ayaklanır
Her yanıma bu topraktan meziyetler saplanır
Bu beden ancak teneşirde paklanır
Şimdi suskunum,şimdi beyaz, şimdi durgun
Neden dağlarıma kara bulutlar vurgun
Ben gezerim terki diyar ruhum göklerde
Anlatamam hallerim nasıl hasta nasıl yorgun
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına
Bir ağaç bulursun,
Tellersin, pullarsın,
Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün
Bir de bulutları görürsün
Köpürmüş gelen bulutları
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Saatlerden göç mevsimidir
İşte birikiyor gidişler mavi bahçemizde
Kıyıda köşede vuslat bir garip
Memleket boynu bükük suskun
Serilmiş soframıza dünya telaşı
Bu hengamede
Bu savaş sessizliğinde
Seni düşünmek bir direniş
Düşlemek diriliştir!
Henüz yokken piyasada sonbahar
Rengi solmaya başlamış gökyüzünün
Çiçekler çoktan yitirmiş kokusunu
Ve ben içimde çoğaltamadan hiçbir sevinci
Eksilmişim parça parça