Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına
Bir ağaç bulursun,
Tellersin, pullarsın,
Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün
Bir de bulutları görürsün
Köpürmüş gelen bulutları
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Geceye sürme çekilmiş,
Ben sana hasretim, ben sabaha.
Kainat yıldızlarla süslenmiş,
Bir sana hasretim, bir sabaha.
Varlığın gökyüzüne bir hilal,
Yokluğun şafakta ihtilal,
Kavuşmak nasıl bir ihtimal?
Bir sana hasretim, bir sabaha.
İstanbul'da buluşan ellerimiz,
Akdeniz'de sevişen gözlerimiz,
Mazi oldu en güzel günlerimiz,
Bir sana hasretim, bir sabaha.
Tutuşan ben, soğuyan geceler,
Direnen ben, soyunan heceler,
Geçip gitti alemden niceler,
Bir sana hasretim, bir sabaha.
Ayrılıktan ve buhranlıktan,
Bıktım bu koyu karanlıktan,
Çıkamazsam da bataklıktan,
Bir sana hasretim, bir sabaha.