Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Sibel
Sibel
@_sibelben
17 okur puanı
Ekim 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Dokunmadan... Mı Yaşamalı ?
Kitabı okumaya başladığımda başka, hikaye ilerlediğinde daha başka, bittiğinde ise bambaşka hisler içinde buldum kendimi. Uzun zamandır burnumun direğini sızlatan, gözlerimi dolduran bir kitap okumamıştım. 2024 yılının kazanımlarından biri oldu benim için Nermin Yıldırım.
Adalet, 29 yaşında; şimdiye kadar kendi tabiriyle susarak, dokunmadan yaşamıştır hayatı. Ta ki bir gün ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenip ölümü beklerken doktorunun ölmeyeceğini söylemesiyle beraber kendi içinde yaptığı muhasebeden hatırladıklarıyla çıktığı yolda hayatı değişene kadar.
Kitabın konusunu uzun uzun anlatmaya gerek olduğunu sanmıyorum bunu öğrenmek kolay ancak duygusunu anlatabilmeyi dilerdim. Onu da yine kitaptan aldığım bir cümleyle "kimsenin sızısı kimseninkiyle kıyaslanamaz" diyerek susuyorum.
Kitabın insanı sarsarak anlatmak istediğini de kitabın son cümleleriyle özetleyebiliriz diye düşünüyorum: " Buradan bakınca tuhaf bir hafifliği var dünyanın. Hiçbir ateş sonsuza dek yakmıyor. Zamana ve sancıya dayanmanın en basit yolu, sonunda muhakkak geçeceğini unutmamak. Evet, her şey geçiyor. Sevmek bile, acı çekmek bile, kanamak bile, yaşamak bile, dünya bile, azalmayı dahi beklemeden bitiveriyor. Ağrı diniyor."
Gönülden tavsiyedir...
Bir yazarla tanışmak diye bir durum söz konusuysa bu kitap gerçek bir yazarla tanışma kitabı olmalı.
Kitabın hikayesinden de önce anlatımı, dili, analiz kabiliyeti, duygusal betimlemeleri… Okurken alıntı yazmakta en çok zorlandığım kitap oldu. Hangi bir cümleyi, hangi bir paragrafı alıntılayayım?
İtiraf ediyorum özellikle ikinci kısmı okurken biraz uzattığını düşündüğüm yerler oldu ama onu bile öyle ustalıkla yapmış ki yazar şu cümleyi de boşuna okudum hissine kapılmadım.
Hikaye aşk üzerine kurulu. Bir burjuva beyfendisi, bir hanımefendi ve bir hizmetçi. Ancak bu aşk üçgenine baktığımızda öyle basit bir zengin adam hizmetçisine aşık olur ve …. hikayesi okumuyoruz. Kahramanlar üzerinden aşkı analiz edişi etkileci olan. Bol bol sorgulama yapacağınızdan emin olabilirsiniz.
Doğru insan var mıdır ?
Gerçek aşk daima ölümcül müdür ?
İnsanı içine çeken, müthiş akıcı bir anlatım, sürükleyici bir kitap. Ama en güzeli insanın duygu dünyası ve psikolojik analizlerini ustaca yapmış olması. Ayrıca dönemin sosyolojik özelliklerini de oldukça yalın bir şekilde sunuyor okuyucuya.
Okumaya başlayınca elimden bırakamadan gerçek anlamda bir solukta bitirdiğim bir kitap oldu.
Fugui’nin hayatını okumaya başladığımda sonunun böyle olacağını düşünmek zordu.
Mao döneminde Çin’in bir köyünde yaşayan Fugui ve ailesinin dönemin tüm zorluklarını sonuna kadar yaşayarak en sonunda tüm ailenin tek tek nasıl yok olduğunu okuyacaksınız. Bir ülkenin, o ülke halkının, yaşantılarının ve sosyal statülerin değişimini okurken hem Çin’in tarihini merak edip öğrenmek isteyebilir hem de ailenin yaşamına kayıtsız kalamayarak gözyaşlarınızı durdurmakta zorlanabilirsiniz.
Beklediğimden daha sürükleyici, daha dramatik, daha yüreğe dokunan, daha… bir kitap oldu.
“Yavaş kanat çırpan kuş, erken uçmaya başlamalı,’ derler. İşte ben o yavaş uçan kuştum, işleri bir türlü bitiremeyen.”
Okur Takip Önerileri
Acı. Çokça acı...
Bosna'yı okumak kolay değil; tıpkı bugünlerde Filistin'i izlemenin, dinlemenin, okumanın kolay olmadığı gibi.
İnsanlığın(!) dilsizliğine, acımasızlığına öfke kusuyor içiniz okurken. Bu açıdan yüreğinizin taşıyamayacağı satırlarla karşılaşabilirsiniz.
Konusu malum, ancak dili için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yazarın emeğine, kalemine, hislerine sağlık ve teşekkürle diyorum; ancak kitabın dili, anlatımı fazla yalın fazla basit geldi okurken. Yer yer çok uzatarak kendini tekrar eden sözlerle yazılmış gibi hissettirdi. Bu açıdan bir an önce okuyup bitireyim dediğim ve gününü doldurmadan da bitirdiğim bir kitap oldu.
Öneri
Yazarın en çok bilinen kitabı “İnsanın Anlam Arayışı” ndan sonra okuduğum ikinci kitabı. İnsanın anlam arayışında yazar ikinci dünya savaşı sırasında bir toplama kampında yaşadıklarını, deneyimlerini anlattıktan sonra kurucusu olduğu “logoterapi” hakkında açıklamalar ve logoterapinin ilkelerini anlatmaktadır. “Duyulmayan Anlam Çığlığı” ise logoterapi hakkında daha kapsamlı bilgiler sunmakta; en son bölümde logoterapinin uygulama tekniklerini de örneklerle açıklamaktadır. Kitap okunmadan önce bir takım psikoloji terimlerine aşina olmanın kitabı okumayı kolaylaştıracağı görülmektedir.
Logoterapide insanın ANLAM arayışı, varoluşsal boşluğun bu bağlamda anlaşılması terapinin amacını oluşturmaktadır. Çağdaş edebiyat, spor vb. gibi hayatın birçok alanında da logoterapinin yerini bulmasını güzel açıklamış yazar.
Psikoloji okuyan, psikolojiyle ilgilenenlerin okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap –tabi önce insanın anlam arayışı okunmalı-.
