Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muaz Çimen

Muaz Çimen
@abdullahmuazcimen
Çocukken ve ergenken okuduğum birçok kitabın ismini, tamamen okuyup okumadığımı hatırlamıyorum. Çocuk kitaplarını buraya yazmam da abes olur dedim. :) Okuduğum doğru düzgün kitaplardan hatırladıklarımı yazacağım.
Sosyoloji
İzmir
24 Ekim 1986
10 okur puanı
Kasım 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gazi Ahmed Muhtar Paşa kabinesinden sonra göreve gelen Kâmil Paşa hükümeti döneminde savaşta ağır yenilgiler yaşanmış; Edirne düşmüş, Bulgarlar Çatalca'ya kadar ilerlemişti. İttihatçılar, kabineyi görevinden uzaklaştırmak amacıyla Babıâli Baskını'nı düzenlediler.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cemal Paşa, 18 Mayıs'ta Almanya'dan ülkelerine hareket eden Rus tutsakları arasına karışarak Reval'e, oradan yine tutsaklarla birlikte Petersburg üzerinden Moskova'ya ulaştı (27 Mayıs). Burada, İttihatçıların ve Ankara hükümetinin temsilcisiymiş gibi, Sovyet hükümetiyle ittifak görüşmeleri yapmak istedi. Gerçek amacı ise "Hindistan ihtilali"ydi. İngilizlerin tutsak durumuna getirdiği Doğu milletlerinin kurtarılmasını öngörüyor; Türkiye'nin de bu yolla kurtulacağını umuyordu.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bana öyle geliyor ki, bizim memleketimizde, hatta Türklerin en münevver geçinenleri arasında bile, Arap meselesinin mahiyeti ile onu idare edenlerin emellerinin ne olduğunu bilen pek az kimseler vardır.
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben zabit arkadaşlara açtığım yeni muhasebelerimde Fransa Büyük İnkılabı'ndan [Fransız İhtilali'nden] sonra artık milliyetçilik cereyanının her tarafa kök saldığını ve Osmanlı camiasında Hristiyanların çoktan bu mefkûreyi benimsediklerini, Arapların da Türkleri katiyen sevmediklerini küçük yaşımdan beri gördüğüm misalleriyle (Arabistan'da Türklere "Nasranî-Gâvur" dediklerini ve düşmanlık güttüklerini bizzat görmüştüm) anlattım.
Sayfa 86 - Kronik KitapKitabı okudu
ISFAHAN, NISF-I CİHAN
Nitekim bir ara şehrin ortasına işbilir belediyecilerin; para kazanırız, hem de şan olur deyu dikmeye çalıştığı -gerçi bizimkilerle kıyaslanamaz- gökdelen, UNESCO'nun ve İran aydınlarının tepkisini çekti diye, "yarı yıkık" duruyor. Onlar da açgözlü ama Isfahan'ın ortasında veya kenarında çürük diş gibi dikintiler yok. Oysa Bakü'nün iç şehrinde bir KGB şefinin yenilerde diktiği binaya bakınca; bu gibi rezaletin sadece para hırsı ile izah edilmesi mümkün değil. Galiba bizim Türk kavminin estetik kıstaslarında önemli bir sapma var.
Sayfa 117 - Aşina KitaplarKitabı okudu
Reklam
Devlet, Garp'ta millete hizmet eden bir siyasi teşekkül haline gelmeye başlarken birçok Şark memleketlerinde ve Osmanlı saltanatında o, millet için bir gaile [sıkıntı] ve bazen de bir haile olmaya yüz tutmuştur. Zevk ve sefasına düşen hükûmet adamları içinde halkın ızdırabıyla âdeta eğlenenler vardı. Bunlar; dinî ve ahlaki prensipleri bilmeyen, bilseler de inanmayan yahut bunların manevi müeyyidesine aldırmayan ve milletin içinden çıkan hukuki bir murakabe [denetleme] teşkilatı da bulunmadığı için alabildiğine şımaran bir takım türemişti. Bunlara artık devlet adamı denemezdi.
Sayfa 26 - Kronik KitapKitabı okudu
On sekizinci yüzyıla gelindiğinde Hindistan ve Endonezya'dan Arabistan'daki kutsal şehirlere giden Müslüman hacılar dahi daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli olduğu için İngiliz, Felemenk ve Portekiz gemilerinde yer ayırtıyordu. Ancak Avrupa'nın yükselişi, genel itibarıyla yurtiçindeki idari ve mali meselelerle ilgilenen Lütfi Paşa ve diğer reform öneren yazarların dikkatlerinin dışındaydı.
Sayfa 33 - Kronik KitapKitabı okudu
31 Mart 1325 [13 Nisan 1909] irticaını tenkil eden Hareket Ordusu'nun Beyoğlu ve Yıldız hareketlerini yapan Mürettep İkinci Fırka'nın [Tümen'in] erkân-ı harbiye reisi [kurmay başkanı] idim.
Sayfa 21 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir toplumda bir şeyler artık gizlenemeyecek veya görmezden gelinemeyecek kadar yanlış gitmeye başladığında sorulabilecek çeşitli sorular ortaya çıkar. Dün Avrupa bugün ise Ortadoğu için en yaygını şudur: "Bunu bize kim yaptı?" Bu soruya verilen cevap genellikle dış veya iç günah keçilerine, yani yurtdışındaki yabancılara veya yurtiçindeki azınlıklara suç atmaktır.
Sayfa 32 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Fâtih Sultan Mehmed, bu çeşit vakıf topraklarının vakfiyyetini fesh edip (kaldırıp) devlet hâzinesine mal etmiş, timarlılara vermiş veya seferlere eşkünci er göndermeyi zorunlu kılmıştır. ... II. Bayezid vakfiyyeti geri getirmiş, din adamlarının desteğini kazanmıştır.
Sayfa 76 - Kronik KitapKitabı okudu
Yeni Bilim'in gelişiyle Avrupalılar, İslam dünyasının bilimsel, teknolojik ve nihayetinde kültürel mirasını arkalarında bırakarak şaşırtıcı bir hızla ilerlediler. Müslümanlar uzun süre bundan bihaber kaldı. Grekçe, Farsça ve Süryanice eserleri Müslüman ve diğer Arap okurların kapsamı içerisine sokan yüzyıllar önceki büyük çeviri hareketi sona ermişti ve Avrupa'nın yeni bilimsel literatüründen neredeyse tamamen habersizdiler. On sekizinci yüzyılın sonlarına kadar sadece bir tıp kitabı bir Ortadoğu diline çevrilmişti, o da sifilis üzerine Sultan IV. Mehmed'e 1655'te Türkçe sunulan bir on altıncı yüzyıl eseriydi.
Sayfa 13 - Kronik KitapKitabı okudu
İran
Petrol bir ülkede çeşitlilik ve üretimde farklılaşmayı engelleyen en önemli zenginlik; İran hatta Rusya gibi sanayi geçmişi olan ülkeler bile bu fakirleştirici zenginliğin etkisi altında. "Petrol de petrol" diye sızlanan ucuzcu ve hayalperest vatandaşlarımızın bu gerçekten ne kadar haberdar olduğunu bilmek lazım.
Sayfa 113 - Aşina KitaplarKitabı okudu
Ortadoğu
... dindarı ve laiki İsrail'i abartıyor. O ülkeyi ve toplumu kendi imkanları, imkansızlıkları ve sorunları ile boğuşan bir ülke olarak tanımak zorundayız. İsrail bir efsane değil kendine göre çıkmazları olan bir Ortadoğu ülkesidir.
Sayfa 22 - Aşina KitaplarKitabı okudu
İstanbul Kuşatmasında Kritik Üç Gün: 20-21-22 Nisan 1453
... "bilirsiz ekseri yasak Müslümanıdır, Allâh içün canını ve başını koyan azdan azdır; meğer ki bir ganîmet göreler, canlarını dünya için oda atalar".
Sayfa 113 - Kronik KitapKitabı okudu
Mitolojiden Gerçeğe: Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu
Oğuz Han'ın büyük oğlu Gökalp ve onun oğlu Kayı Han'ın Osmanlı hanedanının ataları olduğu iddiası, 1440'ta Şahruh'un II. Murad'ı tâbi bir hükümdar saymasına karşı Yazıcızade Ali'nin Târih-i Âl-i Selçuk'ta ortaya attığı bir iddiadır. Osmanlı hanedanı, bu Oğuz Han-Kayı Han teorisini derhal benimsemiştir.
Sayfa 53 - Kronik KitapKitabı okudu