Çünkü nerede olursam olayım -bir gemi güvertesinde,Paris'te bir sokak kafesinde ya da Bangkok'ta- hep aynı sırça fanusun içinde kendi ekşimiş havamda bunalıyor olacaktım.
incirlerin hepsini ayrı ayrı istiyordum ama birini seçmek ötekileri kaybetmek demekti ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararıyor,birer birer toprağa,ayaklarımın dibine düşüyorlardı.