Hiç bırakmadım kardeşimin elini. Hiç... Resim yapmayı öğrettim ona. Harfleri, notaların bazılarını, bebek elbisesi dikmeyi, köpeklerden kaçmayı, pilav yapmayı, evcilik oynamayı, kendini korumayı, kedi sevmeyi, yarasını iyi etmeyi, ayakta kalmayı, kayısı toplamayı, çamurdan ev yapmayı...
Hastalandık, düştük, yaralandık, aşık olduk, hata yaptık, başardık, diplomalar aldık... Kavga ettiğimiz de oldu ama hiç küsmedik. Biz kocaman dünyada üç kardeştik... Ahh biz nasıl büyüdük.
Yaşarken canımızı acıtanlar, üzerinden zaman geçince nasıl da kolay yazılır, anlatılır olmuş. Gülümseyerek anabildiklerimiz en değerli anıları bırakanlarmış daima. Evet, acıtsa bile öyleymiş.
Zaman her şeyin ilacıdır deyiminin, aslında insan duyarlılığının nankörlük potansiyelini örtmek üzere uydurulmuş olabileceğini düşünüyorum bazen. Keyifli okumalar.
Çocuk için oyuncak, günlük yaşamda karşılaştığı birçok sorunun çözümünde yol göstericidir. Çocuğun oyuncakları birer gözlem kulesidir aslında; oradan bakıldığında becerileri, ilgileri görülebilir. Tıp bilimi için ameliyathanedeki araçlar ne ise, pedagoji için de oyuncak sepeti o derece önemlidir. Oyuncak, kitap okuma alışkanlığına engel olmadığı için, çocuğun okuduğu kitapları, kendini bir yönetmen yerine koyarak canlandırmasında rol oynaması bakımından yararlıdır.
Haklısınız tartışmaya açık bir konu :) Ama güzel bir temenni ya da söz. Birçok insan için doğru olduğunu düşünebiliriz aslında. Çünkü insanoğlu ne kadar bencil, kötü vs. olsa da sevgisiz yaşayamaz. En kötüsünün bile sevilmeye ihtiyacı vardır kanımca :))
Nazan Bekiroğlu’nun akıcı bir dille yazmış olduğu bu kitap Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-Bakü-İstanbul hattında geçen ve 1.Dünya Savaşı zamanını ele alan iki genç insanın hayat hikayesini anlatıyor. Anlatıcımızın dedesi ve anneannesi aslında bu iki genç, Setterhan ve Zehra.
Tarihin tozlu sayfalarını, eski aile fotoğraflarını seven, aile geçmişini didik didik etmeye meraklı ben gibi bir anlatıcının varlığı kitapla bütünleşmemi sağladı. Arada dura dura, sindire sindire okunması, zamanın o anını yaşamak, yaşanan onca olayı sindirebilmek adına bence önemli. Kitapta sadece Anadolu halkının değil aynı zamanda İran, Azerbeycan, Gürcistan ve Rusya halkının da yaşadıklarına anlatılanlarla şahit oluyoruz. Bu açıdan tarihi bir değere de sahip.
İyi okumalar diliyorum.