Ömür, beklemektir bir treni garda
Bak, sırlar gömülü her mezarda
İnsan, gönlünü hileli bir zarda
Şansın eline bırakacağını mı sanır?
Âşık bakar mâşuk ardından
Mâşuk umursuz ardında kalandan
İnsan sevdayı bir an yâdından
Saklayıp mesud olacağını mı sanır?
Gökteki su bulur insanı yerde
Toprak arif olanı düşürür derde
İnsan, çamurdan imtina eder de
Özünü imtinasından gayrı mı sanır?
bulutların ak iliklerine kadar
sessiz sakin bir salı sabahı
patlayan kahkahalarla biz
yontuyorduk taştan zamanı
dar kale gibi saran sıkıntıların
parçalandı cidarı göğsümüzden
kaş kaldırdık emperyalist hüzne
ve tebessümler çaldık günden
ne kaygı semer vurdu sırtımıza
ne de korku gölgelerine sindik
bir salı sabahı uyanıp karanlıktan
hayali diyarlara giden atlara bindik