Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Necati Aksüllü
Necati Aksüllü
@alakaya_maydonoz
Mühendis
Lisans
Konya
Adapazarı
34 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
KAFASI KARIŞIK...
Kitap kısa ve şu sıralar popüler olan bir kitap. Bilmem hatamı yaptım ama yazarın yine otobiyografik romanı Eddy'nin Sonunu okumadan bu kitabı okudum. Ancak kitapta yazar homofobik ailesi ve çoğunlukla da babasıyla olan iç hesaplaşması sık sık flashback yaparak anıları ile yüzleşmesi yer alıyor. Kitap böyle giderken bir anda son bölümde işçi sınıfı babasının ezilmesi sistem tarafından dışlanması vb. Yargılar ile Fransa nin önde gelen siyasetçilerini eleştiriyor bu da kitabın bütünlüğünü bir anda koşarken düşmüş gibi ben neredeyim buraya nasıl geldik gibi hissediyorsunuz.
Bu yüzden ben kitabı beğenmedim evet son bölümü daha güzel yazilsaydi bir bütün olarak baba ve geçmişle hesaplaşma iyi olabilirdi ancak maalesef yazar kitabı yazarken bence hesaplasmisken herkesle hesaplasayim der gibi bitirmiş.
Herkese iyi okumalar...
GEÇ KEŞFEDİLMİŞ YAZAR...
İthaki Yayınlarının son zamanlarda seriye bağladı japon klasikleri arasında yer alan ve polisiye öyküleri ile öncü olmuş Şiro Hamao dilimize geç çevrilmiş yazarlardan olduğuna inanıyorum. Daha önce japon edebiyatında okuduğum Kobi Abe ve Kenzaburo Oe beğendiğim yazarlar arasına girmişti.
Ve bu yüzden japon edebiyatı ilgimi çekmeye başladı.
Hamao mesleği gereği hukukçu olmasından mütevellit iki öyküden oluşan bu öykü kitabında adalet ve ölüm (cinayet) üzerine kurgulanmış öyküler yer alıyor.
İlk öykü "Şeytanın Çırağı" bir cinayet sonucu hapse girmiş birinin eski bir dostu olan savcıya yazdığı mektupta tamamen gerçekleri anlatması yer alıyor. Bu öyküde insan ruhu ve kötülüğe evrilmesi vahsilesmesi ana tema olarak karşımızda yer alıyor.
İkinci öyküsünde ise "Onları öldürdü mü?" beni daha fazla etkileyen gidişatı ve sonucu insanı şaşırtan bir öykü . Yine ana tema insan ruhu, adalet ve ölüm (cinayet) yer alıyor.
Ben özellikle ikinci öyküyü çok beğendim kolay okunabilir bir çırpıda biten ve gerçekten insanı etkileyen öyküler...
Bence Türkçe'ye geç kazandırılmış bir yazar...
Herkese iyi okumalar...
ÖDÜLLÜ FİYASKO...
Çok popüler kitap veya yazarlar ilgimi çekmez genelde kıyıda köşede keşfedilmemiş yazar ve kitapları tercih ederim. Ancak bazen kendimi tutamayarak övülen ve ödül alan kitaplardan da geri duramıyorum.
Uzun zamandır gözüme çarpan ve karşıma çıkan 2011 Man booker ödüllü kitap olan Bir son duygusu.
Kitaba başladığımda bir çocukluk gençlik anı kitabı gibi olduğunu düşündüm. Ve birinci bölümün sonunda ani bir durumla ikinci bölüme kitap merakla girdim ve kitap bana birşey söyleyecek dedim ama olmadı.
Saçma sapan tespitler anlamsız diyaloglar ve hayata dair saçma sözlerle dolu gereksiz zamanızı boşa harcayan bir kitap.
Dediğim gibi her ödüllü kitap İyi bir kitap değildir... O yüzden zamanınızı boşa harcamak istemiyorsanız uzak durun derim.
İyi okumalar dilerim...
Okur Takip Önerileri
BİR GÜZEL YAŞAR KEMAL COVER 'I...
Daha önce hikayeleri ile duyduğum ancak hiç okumadığım son zamanlarda en popüler Türk yazar Ahmet Büke.
Kitap başlıkta da dediğim gibi Yaşar Kemal' in hoş bir cover'ı. Roman Çukurova yerine Ege'de geçiyor. Tabi cover aslı gibi hiç bir zaman olamıyor. Yapılmış olanı yapmak konu ne olursa olsun hep kafada aslı ile karsilastirmamiza neden oluyor ve böylece kaybeden cover oluyor.
Kitap güzel anlatış güzel ancak karakterler Yaşar Kemal'in karakterleri gibi romanda gelişmiyor ve kopuk kopuk.
Belki de konuya başladığında öykü olarak tasarladığı şeyin romana evrilmesinden kaynaklanıyor bu durum.
Bu kitabı okuyacaklardan tek ricam şu anda bu kitap hakkında internette olan yorumlardan( fazlasıyla abartılı methiyeler) etkilenmeyip fazla beklenti içine girmezlerse keyifli bir okuma olur.
Herkese iyi okumalar...
KONU GÜZEL ANCAK...?
Yazarın ilk Türkçe'ye çevrilen kitabı ve tanışmama vesile olan kitabı.
Kitaba başlamadan önce beklentim büyüktü, ancak kitap kesinlikle beni hayal kırıklığına uğrattı. Yapılan yorumlar incelemer ışığında konu da beklentimi yükseltti.
Kitap ayrılma aşamasında olduğu eşi tarafindan yüzüne asit atılan bir kadınla baslayor ve oğlunun gözünden süreç anlatılıyor. Gelgelim konu çok güzel kişilerin ruh tahlili ve yaşadıklarını anlatacak diye bekliyorsunuz ama olmuyor olamıyor.
Kitaba benzer konusu olan ve benim beğendiğim yazarlardan olan Kobi Abe' nin Başkasının Yüzü kitabı bu kitabı tokatlar ve içinden geçer.
Bazen daha önceki incemelerde de değindiğim gibi kitabın sadece konusunun güzel olmasi o kitabın güzel olduğu anlamına gelmiyor.
Ben açıkçası kitabı beğenmedim. Bu tür bir konuda ve tarzda kitap okumak istiyorsanız kesinlikle KOBO ABE' NİN BAŞKASININ YÜZÜ kitabını öneririm.
Türk filmi tadında...
Ayfer Tunç ile ilk defa karşılaştığım roman oldu. Dili sade ve cezbedici. Okuyucuya Karakterlerin ruh halleri ve durumlarını çok iyi aktarıyor. Tipik acıklı bir Türk filmi tadında kahramanların yolları kesişiyor.
Kişilerin çıkmazları, içinde bulundukları hayatdan memnun olmamaları, toplumun doğruları mı yoksa kendi doğruları mı arasında gidip gelmeleri ile karakterler üzerinden okuyucuya kendi yaşamlarını sorgulatıyor.
Bu tip eski Türk filmi tadında kitaplardan hoşlanan kişilere tavsiye ederim. Ben beğendim açıkçası.
Herkese iyi okumalar...
HER İYİNİN İÇİNDE BİR KÖTÜ VARDIR...
Kitap tam Viktoria dönemini yansıtıyor bence. Karanlık sokaklar insanların kötü yanları zaafları herşey ayrıntıları ile gözler önüne seriliyor. Kitaptan çok bir beklentiniz olur ise üzülürsünüz.
Kitabı okurken yazıldığı dönemi göz önünde bulundurursanız o zaman tatmin edici olur.
Kitap bir klasik olan iyi ve kötünün çatışmasını ilginç ve polisiye bir tarzda merak uyandırarak okura sunuyor.
Ben kitabı çok beklenti içine girmeden bir günde okumalık ve zevk almalık bir kitap kategoriye yerleştirdim.
Herkese iyi okumalar...
DİKTATÖR NASIL OLUR...
Uzun ve yorucu bir okuma sonucu sonunda bitirebildim. Çok diren ve azmettim.
Llosa' nın okuduğum ilk kitabı yazarın Nobel ödülü almış olması ve Latin Amerika yazarı olması okumamda etkili oldu. Yazara başlamak için en bilinen kitabı olan Teke Şenliğini tercih ettim.
Kitap diktatör Rafael Trujillo dönemini 3 açıdan anlatıyor. Babası Trujillo dönemini en önemli simgelerinden olan ( kurgu) Cabral' in kızı Urania, Trujillo öldüren suikastcilerin ve Trujillo' nun gözünden dönem anlatılıyor.
İşte kitap bir belgesel hatta uzun bir belgesel tadında o dönemi aktarıyor okuyucuya.
Ancak gel gelelim naçizane okumadan önce ülke ve dönem hakkında kısa da olsa araştırma yapmanız daha iyi olur.
Kitap iyi hoş vurucu ama bence haddinden fazla uzatılmış ve ayrıntıya girmiş. Ve bir süre sonra okurken eee ne zaman bitecek demeye başlıyorsunuz.
Ben beğendim ancak benim için yorucu bir okuma oldu.
Bir diktatör nasıl olur ve bir ülke nasıl diktatörün çıkarları doğrultusunda harap oluru gösteriyor bize. Yer yer ben bunları bir yerde görüyorum dediğiniz anlarda olmuyor değil
Belgesel ve kurgu türünden tarihi olaylardan hoşlananlara tavsiye ederim.
İyi okumalar...
FlorHASAN
Bakın bakın ne buldum size tarihin tozlu sayfalarında biraz büyülü biraz gerçek biraz macera dolu bir adamın hikayesi. Endülüsde doğan Hasan" ın hikâyesi. Bizi Endülüs' ten Fas'a oradan Kahire'ye oradan Roma'ya götürüyor kahramanımız bizi.
Yazar tarihsel olayları kahramanımızın gözünden anlatıyor. Barbaros Hayrettin Paşa, Yavuz Sultan Selim gibi tarihsel kahramanlarda yer alıyor romanda.
Olay örgüsü ve ilerleyiş gerçekten sizi içine çekiyor. Biraz büyülü gerçekçilik biraz tarih severseniz bu tam size göre.
Amin Maalouf kalemi Türk yazarlardan İhsan Oktay Anar' a benzettim ya da İhsan Oktay Anar ona benziyor.
Kitap da üç dinden ve onlara inanan insanlar mezhep ve din olayları savaşlara herşey var.
Ben yazarı ve kalemini beğendim ki ben büyülü gerçekçilik barındıran kitapları ve tarihi kurgu kitaplarını beğendiğim için Amin Maalouf tam kriterlerimi karşılayan bir yazar oldu.
Herkese iyi okumalar...
İnsan Varsa Umut Var...
Cormac McCarthy son dönem Amerikan edebiyatında adından söz ettiren bir yazar. Özellikle Oscar ödüllü filmin 'İhtiyarlara Yer Yok' un onun romanından uyarlanması adını dünyaya duyurdu.
Kitap gelecek bir zamanda geçiyor ve distopik bir kitap.
Gelecek yıllarda nedeni belli olmayan bir yok oluş ve insanların yiyecek sıkıntısı yaşayarak kaosa sürüklenmelerinden sonra başlıyor. Kitap kül rengi ve yangınlar ile yok olan bir dünyada başlıyor.
Bir baba ve küçük oğlunun kuzeyden güneye doğru giderken yaşadıkları macerayı anlatıyor.
Dünyanın tasviri ve yaşananları iliklerinize kadar hissettiriyor yazar.
Ben çok beğendim hatta ' İhtiyarlara Yer Yok' kitabından daha çok sevdim. Kitaptan sonra filmini de izlemenizi tavsiye ederim.
İyi okumalar...
İlahi Adaleti Mi Bekleyelim?
Nobel ödüllü yazar Olga Tokarczuk un en bilinen kitabından başlamak istedim.
Konusu Polonya ve Çek Cumhuriyeti sınırında bulunan dağlık bir kasada yaşayan kahramanımız yaşlı Janina nin arkadaşı Garip ile kasabada gerçekleşen aniden yaşanan ölümlerle olaylar şekilleniyor ve kahramanımız ve arkadaşı bu ölümleri çözmeye çalışıyor.
Evet konu ne kadar basit gibi gelse de ölümlerin bir ortak noktası vardır HAYVANLAR.
Acaba doğa yaptıklarınıza karşılık verir mi ilahi adalet her zaman tecelli eder mi ? İşte bu sorunun yanıtını veriyor kitap bize.
Konu aman aman iyi olmasa da yazar çok iyi işlemiş ve kitaptan kendimiz de bir katarsis yaşayıp rahatlıyoruz.
Doğa her zaman ne verirsek onu bize verir mi yoksa birazda biz mi yardımcı olsak İlahi Adalete.
Ben beğendim kitabı. Şişede tavsiye ederim.
İyi okumalar.
DAHA ne olacaktı.
Hakan Günay' ı ve Türk yer altı edebiyatından okuduğum ilk kitap.
Evet filmi izlemeden okudum öncelikle. Size de bunu tavsiye ederim.
Genel olarak yorumlarımı spolier vermeden yapmaya çalışıyorum. Yine aynı şekilde yapmaya çalışacağım.
Daha 3 bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümünde 10 yaşındaki Gaza ve insan kaçakçısı babasının küçük kasabalarındaki yaşamlarını, insan kaçakçılığını ve mültecileri anlatıyor.
İlk bölüm mükemmel başladı olaylar ele alınan konunun vuruculuğu derken kitabı elinizden bırakamadan afallıyorsunuz.
Daha sonra 2. bölümde lise yılları ve ergenlik çağını anlatılıyor Gaza' nin. Ve 3. Bölümde gençliği ve kendini bulma çabası anlatılıyor.
İşte geldik fasulyenin faydalarına kitap nasıl bu kadar iyi başlayıp bu kadar kotu bitirilirin en iyi örneği yazar gerçekten 2. Bölümü ve 3. Bölümü yazarken kalemin nereye götürdüğüne kapılarak mı yazdı diye düşünmüyor değilim. Ki bence Hakan Günday ve Onur Saylak da böyle düşünmüş olacaklar ki sadece ilk bölümün filmini çekmişler.
Kitap gerçekçi ve yeraltı edebiyatının hakkını vererek başlıyor ama daha sonra büyülü gerçekçilik hatta absurd olarak devam ediyor.
Ama genel olarak beğendim hem romanı hem de Hakan Günday' ın kalemini. Hakan Günday a bu kitapla başlamanızı tavsiye ederim.
İyi Okumalar...
BİLİMKURGU ROMANI NASIL OLMALI? İŞTE BÖYLE!!!
Asimov' un yere göğe sığdırılamayan serisi VAKIF.
Sonunda başlamaya karar verip bir gazla başladım.
Kitap gerçekten BİR BİLİMKURGU ROMANI NASIL OLMALI sorusuna tam anlamıyla cevap veriyor. Öyle diğer bilimkurgu romanları gibi zaman mekan olay ne diye pat diye evrene sokmuyor karakterler neden böyle nereden geldi bu kim sorularını sordurmuyor.
Yazar emek emek ilmek ilmek evreni karakterleri konuyu işlemiş. Mükemmel bir konu ve analizler evreni yaratırken psikoloji ve felsefeden, din, teknoloji ve sosyoloji vb. birçok olgudan yararlanıyor yazar.
Kararterler ve zaman belirli periyotlarla değişiyor ama konudan kopmadan mükemmel işliyor yazar.
Konu: Psikotarih biliminin öncüsü Hari Seldon. Tahminlerine göre galaktik savaş kaçınılmazdı. Bundan sonra çöküşün karanlık çağın sürecini 1000 yıla kadar düşürmek için iki Vakıf kuruyor, bu kitapta Galaktik Ansiklopedi yazmakla görevli 1. Vakfın hikayesi anlatılıyor.
Yazarın bu kadar rahat ve kusursuz bir evren kurmasının nedeni tabiki en baştan beri bir seri olarak planlanmış olmasından kaynaklanıyor.
Bir çok bilim kurgu romanı okumama karşın en başarılarının arasında kesinlikle yerini alır. Bir dizi izler gibi kesinlikle elinizden bırakamayacaksınız. Kesinlikle okuma planlarımı değiştirip seriyi bitirmeye çalışacağım. Eğer bilimkurgu kitabı okumak istiyorsanız kesinlikle bı seriye başlayın.
İyi okumalar...
Gerilimi iliklerinize kadar hissedin...
Japon edebiyatında ilk okuduğum isim olan Kobo Abe gerçekten beni derinden etkiledi.
Kahramanımız hobi olarak çeşitli böcek türlerini fotoğraflayan ve biriktiren bir koleksiyoncu. Kumluk bir bölgede kaplan böceği fotoğraflamak ve yakalamak için gidiyor.
İşte hikayede böyle başlıyor. Garip bir köy ve köylülerle karşılaştıktan sonra hayatı tamamen değişiyor.
Tanımadığı bir kadınla birlikte yaşamak zorunda kaldığı ev ve bölgeden kaçmak (kaçamamak) belki kendinden kaçamamak durumu yaşamı ve kendini sorgulamak üzerine güzel bir kitap...
Kaçmak kurtulmak için yapılanlar bir film tadında iliklerinize kadar gerilimi yaşıyorsunuz. Kahramanla birlikte okuyucuda o kum çukurundan çıkmak için savaşıyor. Ve kendini yaşamı sorguluyor...
Gerçekten konusu itibariyle ilginç bir o kadarda muhteşem bir şekilde hikayenin geçtiği ortamı ve anı iliklerinize kadar işleten mükemmel bir roman...
Kesinlikle bu kitabı tavsiye ederim. Kobo Abe' ye başlamak için en iyi kitap...
Jauntlandınız...
Alfred Bester' in okuduğum ilk romanı. Evet gerçekten hem bilim kurgunun hem de anti kahraman anlayışının hakkını vermiş...
Kitap siberpunk akımının bütün izlerini taşıyor ve cidden gelecekte böyle bir yaşam (yüksek teknoloji düşük yaşam kalitesi) olma olasılığını gözler önüne seriyor.
Romanbaş karakteri Gully Foyle' un kendisini uzayda ölüme terkeden gemi ve onun arkasındaki kişilerden intikam peşinde geçen macerasını anlatıyor.
Evet baş karakter kötü itici acımasız ve düşüncesiz o kısacası tam bir anti kahraman...
Amaçsızca intikam hırsı, bencilliği gerçekten okuyucuyu büyülüyor ve yer yer yok artık deyip sinirlerinizi bozuyor.
Ayrıca romanda olaylar ve gelişmelerin hızına yetişebilmeniz için sizin de jauntlamanız (ışınlanma) gerekiyor...
Ben kitabı beğendim bir bilim kurgu kitabından bütün beklentilerinizi karşılayabilecek bir roman. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
İyi okumalar...
Ödül Alması Her Zaman İyi Bir Kitap Olduğu Anlamına Gelmez...
Aslında bu kitap 1000 kitaba üye olup inceleme yazmam gerekliliğini bana gösteren kitap.
Kitap 1970 lerin Kuzey İrlanda'sında geçiyor. Baş karakter Genç bir kız olup Kendine ortanca kardeş diyor. Kitaptaki hiç bir karakterin ismi olmamakla birlikte hepsi bir lakap ya da sıfatla belirtiliyor.
Kitabın konusu kadınlara yönelik taciz ve kadın bireyler üzerindeki toplum baskısı. Evet konu güzel çıkış noktasını da yazar iyi yakalamış ancak, işte sadece roman için bu yetmiyor ne yazık ki...
Kitap da bu konu yer yer tekrara düşen yer yer kabak tadı veren uzatmalarla bayiyor hiç alakasiz yerlerde siyasi ve toplumsal göndermeler yapılmaya çalışılmış ama olmamış olamamış...
Yazar konuyu yakaladım okuyucuya bu vurucu konudan ne versem yer mantığıyla uzatmış da uzatmış.
Eğer kitabın konusu taciz ve toplum baskısı olmasa idi bu kitap bu ödülleri kesinlikle alamazdı...
Bu nedenle her ödül almış kitap iyi kitap değildir....
SADE, NAİF VE CAN ALICI...
Yazar Yan Lianke' nin okuduğum ilk kitabı Çin edebiyatından ise okuduğum ikinci yazar.
Yine düz bir okuyucunun bakıp kıyaslama yapıp anlayacağı şekilde spolier vermeden kitabı yorumlamaya çalışacağım.
Kitap sade ve akıcı bir dille yazılmış olup olay örgüsü ve konusu güzel işlenmiş.
Dağ köylerinde yaşayan yaşlı bir adam kuraklık nedeni ile köylerini terketmek zorunda kalan köylüler ile gitmek yerine zaten öleceğini söyleyerek köyünde kalmayı tercih ediyor sahiplendiği kör bir köpek ile. Ve umudu simgeleyen Bir tane mısır fidesini yasatmak için neler yaptığını konu alıyor roman.
Yazar olayları akıcı olarak anlatmış ve sonunu mükemmel bir şekilde bağlayıp tadı damaginizda kalacak bir öykü bırakmış oluyor avucunuza.
Kitap hoşuma gitti konu, işleyiş, ve sonuç olarak kesinlikle Hemingway' in "Yaşlı Adam ve Deniz" kitabına inanılmaz derecede benziyor. Eğer o kitap hoşunuza gitti ise bu kitabı da okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Herkese iyi okumalar...
Yaşamak mı? Yaşatmak mı?
Japon edebiyatına ilk olarak Kobi Abe ile başladım. Şimdi ise merak ettiğim yazar Kenzaburo Oe nin en bilinen eseri Kişisel bir sorun kitabını okudum.
Yorumları spolier vermeden yapmayı tercih edeceğim. İlk olarak konu çok dikkat çekici ancak japon yaşam tarzı ve kültürü farklı olduğu için konuyu ele almada etkili olmuş. Kitabın konusu Aniden Engelli bir çocuğunuzun olduğunu öğrenirseniz ne yaparsınız? Herkes popülist yaklaşarak tabiki yaşamasını isterim diyebilir. Ama gerçekten durum böyle mi? Kahramanımız bird yaşamı ve hayali olan düz bir adam. Ancak bu durum onu etkiliyor ve gerçekten çocuğunun yaşamı ve kendi yaşamı arasında karar vermesi gerekiyor.
İşte konu güzel paradoks güzel ancak bence kitabın "Kırılma Noktası" kahramanın aydınlanma yaşayarak kararını verme süreci çok ani ve alakasız biçimde olmuş. Bu da bence okuru tatmin etmiyor.
Japon edebiyatını merak edenlere tavsiye ederim konu ve paradoks güzel. Ancak biçim ve ele alınış?
Herkese iyi okumalar..
