Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yok olup gidecek olan için bir ölüm ezgisidir benim söylediğim ve beş para etmez naiplerimiz karşı­sında, kafalarına ayin başlığı geçirmiş düzenbazları­mız karşısında ve çoğu olgunluğa bile erişmemiş bil­ginlerimiz karşısında, ben, bir münzevi, meçhul biri, kendi kuşağımın kahini, yakılmak yerine sessizliğe canlı canlı kapanmış ben, yarın insanların koro ha­linde terennüm edecekleri bu silinmez sözleri ben söylüyorum.
Önce gençlerimiz ölecek, onlar kendilerinin ritüel kurban olduklarını biliyorlar, on­lar evreni anlamdan yoksun diye yargılıyorlar, onla­rı onaylamazlık edemeyiz, giderek daha fazla kötü niyetli oluyoruz ve cevap verirken tökezliyoruz. Ar­tık ne diyebiliriz ki onlara? Diyalog imkansız, çünkü onlar haklılar ve onlar da delilerle, sersemlerle ve yalancılarla aynı yazgının içine kapatılmışlar. Yeni Vahiy bize ne kadar gerekli gelirse gelsin, öncelikle skandalın patlak vermesi gerek, canice fikirlerimizin kötücüllüklerini ortaya sererek çılgınlıklarını tüket­meleri gerek biz felaketi es geçecek değiliz, felaket düzenin içinde ve biz de onun suç ortaklarıyız, fela­keti reforma tercih ediyoruz, dünyayı yeniden dü­şünmektense kendimizi feda etmeyi tercih ediyoruz; bu dünyayı ancak harabelerin ortasında yeniden dü­şüneceğiz.
Reklam
Fikirler insanlardan daha canlı olduğundan, fikirlerle yaşar insanlar ve onlar için ölürler gıklarını çı­karmadan: Oysa, tüm fikirlerimiz katildir, hiçbir fi­kir nesnelliğin, ölçünün ve tutarlılığın yasasına uy­maz, ve bizler, bu fikirleri sürdüren bizler, otomatlar gibi yürürüz ölüme.
Asıl tanrılarımızın kimler olduğu öğrenilmek isteniyorsa, bizi asla ilkelerimize göre değil eserlerimize göre değerlendirmek gerekir. O zaman cevap vermek zor olmaz ve söylemekten ve hatta düşünmekten ka­çındığımız şey söylenebilir: Onlar deliliğe ve ölü­me tapıyorlardı Aslında, başka hiçbir şeye taptığı­mız yok, ama buna her zaman ikna olamayız, çünkü delilik ve ölüm, vahyedilmiş dinlerin nihai tamam­lanışıdır ve çünkü bu dinler en başta da Hıristiyan imanı delilik ile ölümü fiilen kapsamaktadır. Biz de­liliği ve ölümü sunakların üzerine yerleştirdik, hem çılgınlığı hem de Yüce Tanrı'nın can çekiştiğini söy­lüyorsak artık ne kalır geriye sorarım size? Paradok­sun bedelini ödemek kalır ve bunun ödeneceğini ön­görüyorum, vaktiyle oynadığımız fikirler şimdi in­sanlarla oynamaya başlıyor ve insanlar ölçüsüzce tü­ketecekler kendilerini. Hiçbir şeyden kaçamayacağız ve hiçbir şey bize artık lütufta bulunmayacak, sür­dürdüğümüz düzen asla iyileşmeyecek, delilik ve ölüm bu düzenin temelleri olarak kalıyor, düzen on­lara bağlı ve sağlıklı bir şekilde değişemeyeceğinden, biz istemesek de destekleyen şey öldürecek düzeni.
Dünya bir süre sonra yal­nızca bir şantiye olacak. Burada, beyazkarıncalar gi­bi, milyarlarca kör, uğultunun ve leş kokusunun içinde otomatlar gibi didinip duracaktır soluksuz ka­lana dek. Günün birinde, deli gibi uyanıp, bıkıp usanmadan birbirlerini boğazlamaya koyulacaklar. İçine gömüldüğümüz bu evrende delilik, yabancılaş­mış insanın, cinli insanın, imkanlarının gerisinde kalmış ve eserlerinin kölesi olmuş insanın kendili­ğindenliğinin alacağı biçimdir. Delilik artık elli katlı konutlarımızın altında kuluçkaya yatıyor. Deliliğin kökünü kazıma yönündeki aciliyetimize rağmen, ye­ni tanrı odur, ona bir tür ibadette bulunsak bile ya­tıştıramayız onu: Ölümümüzdür o; hiç durmadan her şeyi talep eder.
İçimizde taşıdığımız cehennem, şehirlerimizin ce­hennemine karşılık geliyor, şehirlerimiz zihniyetle­rimizin ölçüsü, ölüm istenci yaşama coşkusuna ön­cülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğu­nu ayırt edemiyoruz, tekrarlanıp duran işlere koşturuyor ve doruklara yükselmekle övünüyoruz, ölçü­süzlüğün elinde esiriz ve düşünüp taşınmadan sü­rekli binalar inşa ediyoruz.
Reklam
Ölüm için yaşıyor, Ölüm için seviyoruz, ölüm için doğurup çalışıyoruz, işlerimiz ve günlerimiz artık ölümün gölgesinde birbirini izliyor, uyduğumuz di­siplin, koruduğumuz değerler ve yaptığımız projeler, hepsi tek bir sona karşılık veriyor: Ölüm. Ölüm bizi olgunlaşınca toplayacak, biz ölüm için olgunlaşıyo­ruz ve küle dönmüş bu ökümen üzerinde olsa olsa bir avuç olacak torunlarımız bizim taptığımız her şe­yi yakarak bize lanet okumaya devam edecekler. Biz yapmacık figürler kisvesi altındaki ölüme tapıyoruz ama onun ölüm olduğunu bilmiyoruz, bizim savaşla­rımız övdüğümüz şeye kurban verme savaşı, ölümün şerefine kendimizi feda ediyoruz, bizim ahlakımız bir ölüm okulu, değer verdiğimiz erdemler ise ölü­mün erdemleri yalnızca. Bunun dışına çıkamayız, dünyanın düzenini değiştiremeyiz, bizi parçalayıp dağıtan şeye dayanmaya, bizi ezen şeyi sırtımızda ta­şımaya mahkumuz, bize kalan tek şey, kendimiz de ölmeden önce ve sonuncu ölüler biz olmadan ya yok olup gitmek ya da öldürmek; yüksek sesle söylü­yorum, üçüncü bir yol imkansızdır.
Gelecek kuşakların gözünde onların çöküşünün tanığıyım, tek pişmanlığım bu sefil dilin süslenmesine hizmet etmektir.
"Var olan düzeni kabullenip, onunla mutlu yaşayan herkes birer 'sosyal böcek'tir."
Üzüntülerimden daha değerli olduğumu hissediyo­rum.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.