Elif
@alefelif
Pekin
64 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Filminden sonra okuyunca çok daha güzel. Karanlık temalı intikam hikayeleri keyifli. Bu güzelliği bana hediye eden Hakan;;;;;;;; Seni seviyorum!!!
The Crow: Gece Yarısı Efsaneleri Cilt 1
Okur Takip Önerileri
2575 yılında galaksilerarası bir savaş çıkıyor ve biz farklı gemilere bindirilen, iki eski sevgili olan Kady ve Ezra'nın hikayesini okuyoruz. Kitabı farklı yapan şey yazım tarzı. Düzyazı şeklinde değil, belgeler halinde yazılmış. Sorgular, özel konuşmalar, yapay zekanın gördükleri, kamera incelemelerinin yorumlaması, günlük sayfaları gibi belgelerle olayı anlıyoruz. İlk kez bu tarz bir kitap okudum. İlk 100 sayfaya kadar pek anlamasam ve sarmasa da, ilerleyince çok sevdim. Son 250 sayfayı nasıl okudum bilmiyorum. Gözlerim kan çanağı şu an. Kitabın tek sıkıntı noktası, bence resmiyetin pek olmaması. Yok olmak üzere olan bir uzay gemisindeler ama hala şakalar şaklabanlıklar yapıyorlar. Bu beni hikayenin gerçekliğinden biraz uzaklaştırdı. (Olayın gerçekliğinden bahsetmiyorum, benim o havaya girip kendimi kaptırmamdan bahsediyorum T_T) Ama çokkk beğendim. Serinin ikinci kitabına hemen başlamak istiyorum ama gözlerim izin vermiyor. 
Amie Kaufman 
Illuminae
Bence Galateia gece uyumadan önce masal niyetine okunmalık bir kitap. Konusu çok güzel, Madeline Miller'ın mitolojiyi böyle güzel hikayelere dönüştürmesine bayılıyorum. Tanrıçalar tarafından insana dönüştürülmüş heykel bir kadının, kocası tarafından zindan edilen hayatını okuyoruz. Ama keşke daha uzun olsaydı. Tam karaktere ve olaylara alışmışken öykü bitti. Kitaptaki çizimler de çok güzeldi. Çok zevk aldım ama biraz daha uzun olsaymış kalbimi fethedebilirmiş. 
Madeline Miller
Evli bir adamın metresi olan kadının ağzından aşkını okuyoruz. Cinsellik ağırlıkta olmak üzere, kadının adama karşı olan takıntısını ve günlerini nasıl geçirdiğini, kendini ve çevresini nasıl unutup gün boyu adamı düşündüğünü, yaşamındaki tek mutlu anların adamla geçirdiği yarım saatlik sevişmeler ya da beş dakikalık telefon konuşmaları olduğunu, kimliğini yavaş yavaş kaybedişini okuyoruz.
Bu kitabı diğer aşk/saplantı öykülerinden farklı kılan şey, karakterimizin metres olması ve bu durumu tamamen kabullenmesi, hatta hoşuna gitmesi. Adamın eşinin anlamaması için, telefonla dahi arayamıyor. Bir mektup bile yazamıyor. Fakat tabi bunlar eşini umursadığı için değil, böyle bir durumda adamın onu bırakmasından korktuğu için. Belki de takıntısının en büyük sebeplerinden biri bu. Ona istediği zaman ulaşamamak veya görememek. Sahibinin eve gelmesini bekleyen köpek gibi, tek yaptığı şey beklemek. 
Annie Ernaux
Tokyo'nun neresinde olduğumu biliyor musunuz? Beni bir daha göremeyeceksiniz.
Hem Japon Klasiklerinden hem Osamu Dazai'den okuduğum ilk kitap. Çocukluktan yetişkinliğe geçen bir kızın bir günü. Sabah uyanmasıyla başlayıp, gece uykuya dalmasına kadar geçen süreyi okuyoruz.
Hem çocuksu tavırlar sergileyen hem de büyümenin sancılarını hisseden bir karakterimiz var. Babasını yeni kaybetmiş, ablasına ve annesine çok değer veren ama kendisine aynı oranda değer vermeyen biri. Kendisiyle de çelişen bir karakter aynı zamanda. Bir yandan dişiliğinden nefret edip, bir yandan iç çamaşırına işlediği güller ve evlilik hakkında düşünceleriyle kadınsılığa da erişiyor.
Babasının kaybından ve ablasının evlenip evden gitmesinin ardından, annesine bakma sorumluluğunu üstlenme isteğinde, ama yine aynı oranda her şeyden ve herkesten kaçmak istiyor.
Çok uçarı ve ani duygu değişimleri yaşayan bir kız, gün içinde kendine ağır ve belki de cevabı olmayan sorular soruyor. Sadece bireysel değil, toplumsal sorular da.
Yazarı Osamu Dazai intihara çok yatkın ve karamsar bir karakter, bu karakteri Öğrenci Kız'a da işlemiş. Kapanış olan "Tokyo'nun neresinde olduğumu biliyor musunuz? Beni bir daha göremeyeceksiniz." cümlesi, intihar eden bir yazarla özdeşleşiyor.
Bu kitabı dönüp dönüp okuyacağım. Daha önce bana kendimi bu kadar anlatan bir karakter olmamıştı. 
Osamu Dazai
Rachel isimli işsiz, ayyaş, takıntılı, kilolu ve berbat haldeki karakterimiz, her sabah ve akşam Londra trenine biniyor. Eski kocasıyla beraber yaşadığı semtten her geçtiğinde, eski evini ve evinin yakınında oturan bir çifti gözlemliyor. Bu evde oturan Megan ve Scott çiftine o kadar bağlanıyor ki, bazen sadece birkaç dakikalığına onları izlemek için trene biniyor. Aylar sonra, gözlemlediği kadının kayıp haberini alıyor ve bu şekilde onların hayatına dahil olup, kayıp Megan hakkında bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyor. Onun sayesinde Megan'a neler olduğu ortaya çıkıyor ve maskeler düşüyor.
Çok akıcı ve etkileyiciydi. Fakat en başından beri katilin kim olduğunu tahmin ediyordum, keşke beni yanıltsaydı. Yazar yanıltmak için gereksiz bazı karakterler de eklemiş hikayeye ama, cık, olmamış. Yine de çok sevdim. 
Paula Hawkins
Cep telefonlarının yaydığı bir frekans yüzünden delirip, zombileşen telemanyakları konu alıyor. Özellikle yazılımla uğraşan kişilerin çok seveceğini düşünüyorum. Çünkü bu frekans sayesinde, etkilenen bütün insanlar, kendilerini yöneten yazılım sayesinde tek bir beyin haline geliyorlar ve bu beyin sürekli gelişip, yeni özellikler kazanıyor. İşte bu ortamda cep telefonu kullanmadığı için hayatta kalan bir grup insanın başlarından geçeni okuyoruz. (Stephen King bu romanı 2006'da yayınlamış. O zaman hala cep telefonu kullanmayan insanlar var tabii. Gelsin de bu hikayeyi 2023'e uyarlasın, ortalıkta sağlam adam kalmaz.) Karakterler çok sıcak ve çok da zekiler. Bir The walking dead hayranı olarak, kitabı beğendim. Özellikle ilk yarısı çok sürükleyiciydi. Ama böyle güzel bir kitabı, bu kadar çok soru işaretiyle ve eksik sonla bitirmek bence King abimize yakışmamış. Hayal kırıklığıyla bitirdim. 
Stephen King https://1000kitap.com/kitap/kitap--260551
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. Kendisinin bu kısa yazılarını ve hayatını okumayı çok sevdim. Hem süslü cümlelerle lafı uzatmamasını, hem de kısa tutup olayı anlaşılmaz bırakmamasını çok sevdim. Düşüncelerinin ve yaşamının hüzünlü bir yanı var. Fakat araya öyle güzel bir mesafe koyuyor ki, ona acıyamıyorum. Yalnızca okuyorum ve öğreniyorum, bazen de bazı yanları kendi yaşantıma benzetiyorum. Ama asla onun yerine kendimi koyamıyorum. YKY'den çıkmış bütün kitaplarını topladım. Artık Jean-Louis Fournier fanıyım. 
Jean-Louis Fournier
Yaşamını okurken bu kadar fazla üzüldüğüm nadir roman karakteri var. Xu Sanguan az kaldı beni ağlatacaktı. Yu Hua'nın kitaplarında en sevdiğim şeylerden biri, Çin'deki Kültür Devrimini ve o dönemde halkın çektiği sıkıntıları çok güzel bir şekilde anlatması. Zaten bu yüzden kendisinin kitapları Çin'de yasaklı. :)
Kanını satmak, eski Çin'de ve özellikle köy kesiminde, sağlıklı olmayı temsil ediyor. İnsanlar yıllarca çalışıp kazanamayacakları parayı, iki kase kan satarak kazanıyorlar. Xu Sanguan da bunlardan biri. Babalığı ve çocukları için ölümü bile göze alması beni çok etkiledi. Sonu da bir o kadar hüzünlüydü. Başkan Mao dönemindeki zulüm ve insanların asılsız iddialarla yargılanmasını, o dönem çekilen kıtlık ve yoksulluğu çok güzel yansıtmış Yu Hua. 'Yaşamak' kitabı da aynı bu şekilde çok etkileyiciydi. Bu gidişle Yu Hua fan club oluşturacağım. 
Yu Hua
Eski Çukurova halkının genel yaşamından bir öykü. İnsan öldürmeyi kendine hak sayan sözde kabadayılar. Bu hegemonyanın karşısında kendi benliklerini unutmuş kadınlar. Hortlaklarla, hayaletlerle kafayı bozmuş, her şeye inanan köylüler. Keşke tükense böyle insanlar diyerek, ama bu insanların hala aramızda olduğunu da bilerek okudum. Okurken üzüldüm. 
Yaşar Kemal
Epiktetos - Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür DeğildirAslı Perker · Destek Yayınları · 20225,1bin okunma
Sen Beni Aşağılayabilirsin Ama Ben Aşağılanmam - DiyojenTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20202,439 okunma