Bütün bu korkunç değişiklik yalnızca şundan ileri gelmekteydi: Dmitriy artık kendine inanmaktan vazgeçmiş, başkalarına inanır olmuştu. Kendine artık inanmaz olmuştu: Yalnızca vicdanının sesine kulak vererek yaşamak ona güç gelmeye başlamıştı. Çünkü o zaman her sorunu, şimdiki zevk peşinde koşan, hayvanca duygular besleyen kişiliğinin arzularına tam tamına çelişik biçimde çözmek gerekecekti.
Buna karşılık, o da başkaları gibi yaşarsa, ortada çözülecek mesele kalmıyordu. Her sorun çözülmüş, hem de tam şimdiki hayvanca duyguları besleyen benliğinin arzularına uygun bir biçimde çözülmüş bulunmaktaydı.
Bir şey daha vardı sonra: Dmitriy vicdanının sesine göre davrandığı zaman, insanların ağır eleştirileriyle karşılaşıyordu. Çevresinde yaptığını o da yaptığı zaman, çevresindeki tüm insanların onayıyla karşılaşıyordu.
"Yeni bir kumaşın nasıl dokunacağını öğretmeden önce mi soyuyorum onu? 'Ne için özgür' olunacağını öğretmeden mi 'nelerden özgür olacağını' öğrettim acaba?"
Bak Josef, yine aynı şeyi yapıyorsun, onun felsefesinde boşluk arıyorsun. Onun bir dahi olduğunu söylüyorsun. Böylesine büyük bir dehaysa neden onu yenmek yerine, ondan bir şeyler öğrenmeye çalışmıyorsun!