Bu platformda paylaşmış olduğum, genelde kendime ait olan, bazılarını oradan buradan aldığım iletilerime baştan sona kadar bi' göz attım. Üç sene öncesinden bugüne kadar geldiğimde ne kadar değiştiğimi fark ettim. Üslubum bile değişmişti. Üç sene öncesine baktığımda kendimi bir kalıba sokmaya çalıştığımı fark ettim. Ki, o zamanlar da aslında farkındaydım. Şimdiyse bu pek de umurumda değil. Elbette ki bazı etik, ahlak kuralları çerçevesinde ilerlemeye devam edeceğim. Gösterebildiğim kadar saygı göstermeye, saygı duymaya devam edeceğim. Ama daha çok benmişim gibi davranacağım. Çünkü günün sonunda kimsenin umurunda olmadığımı, olmadığımızı daha iyi idrak edebiliyorum. Ve benim hakkımda ya da sizin hakkınızda el-alemin ne düşündüğünün zerre kadar bi' değeri olmadığını daha iyi benimseyebiliyorum. Ama değişmeyen bir tek şey vardı. Araf okyanusunda kayboluşum. Ve ne hikmettir ki, bir türlü kıyıya ulaşamayışım. Boşluğu kendimle doldurmak yerine; ya benim dışımda biriyle ya da başka bir şeyle doldurmaya çalışmakta ısrar etmem, değişmeyen tek şeydi. Her neyse sözün özü... Sözün falan yok.