Zaten çok sevdiğim serilerden olduğu için beğeneceğimi biliyordum. Serinin diğer kitaplarına inceleme yazmadım çünkü üçüncü kitabın ve filmin yeri bende hep ayrı olmuştur. Film serisinde de en sevdiğim film Azkaban Tutsağı. Azkaban Tutsağı’nı ayrıca sevmemin belli başlı bir sebebi var tabii ki. Bence tüm seride dostluk teması en çok bu kitapta hissediliyor çünkü hem Sirius Black’le James Potter’ın arkadaşlıklarını hissediyoruz hem de Hermione, Ron ve Harry’ninkini. Hermione’nin Ateşoku olayını Mcgonagall’a bildirmesi ve Harry Çapulcu Haritası’nı kullanıp onunla gizlice Hogsmeade’e gitmeyi denerse onu bildireceğini söylemesi zaten kalbimde ayrı bir yer edindi. Hermione gerçekten sadık bir arkadaş olduğunu gösterdi yani kitapta. Kitabın en başında Draco’nun bu kitapta daha fazla çekilebilir olduğunu hissetmiştim (yanlış anlaşılmasın Draco’yu çok seviyorum ama Harry’ye yaptıkları ve ona olan davranışları bakımından değerlendirirsek) ama arkadaşlarıyla beraber Quidditch maçında Ruh Emici taklidi yapıp Harry’yi o halde Patronus yapmaya zorlamaları beni benden aldı, çok gıcık olmuştum.
Kitap hakkındaki genel düşüncelerim bunlar, kitabın asla olumsuz bir yanı olmadığını düşünüyorum zaten şahane bir seri, okuyunuz.
“Etrafta bir ruh emici olsaydı keşke… Ağlayan bir Wood’dan Kupa’yı alıp havaya kaldırdığında, Harry dünyanın en iyi Patronus’unu yaratabileceğine inanıyordu.”