Bu kitap bir belgeselde duyduğum şu cümleyi hatırlattı "Her şeyin her şeyle bağlantılı olduğunu hatırlayın". Değişik bir kurgusu var, neredeyse 500 sayfa son 15 sayfa için yazılmış ve son 15 sayfanın olabilmesi için kitabın içinde geçen tüm karakterlerin aynı şeyleri yapması gerekiyor. Yazar kimisi 2 hatta 3 kuşak geçmişine kadar anlatıyor ve sonunda ki o kaosa ulaşıyoruz. Kitabın içinde 200 300 karakter var -sanırım- yazar bunları hep aklında tutabilmiş hemde arka planda birbirleriyle bağlantısını kurabilmiş -karakterler bunu asla bilemiyor-. Takdiri hak ediyor.
Kitap bana bir meydan da oturmuş insanları incelerken başlarında ki küçük bilgi kutucuklarından soyağaclarını inceliyormuşum izlenimi verdi bunu da ayrıca sevdim. Kitap gerçek üstücülük olarak geçiyor, bir anlığına ya hu bu insanlar var mı, bu bir biyografi mi diye düşünüyorsunuz.
Bir anlığına başka şehirlere, mekanlara gitseniz de olay dönüp dolaşıp hastane içine bağlanıyor hep sonunda.
Son olarak hastane de tedavi için yatırılan, olmayan karısının sol eliyle kendisini aldattığını düşünen Barış Bakiç'ın "Bugün 14 Şubat sevgililer günü.. Karıcım bunlar delirmiş" lafı kitabın özetidir benim için. Çünkü herkes delirmiş.
Not: *Kitapta sıklıkla bahsedilen "Karlı birde günde saat kulesi ve şehir" fotoğrafını çok merak ettim, internetten de araştırdım ama bulamadım.
*Ve bence kitabın en cazip kısmı da Yüzyıllık Yalnızlık gibi ama Türk işi olması.