Esra Bayar

''..üzerime öyle bir sıkıntı çöktü ki, düşüncelerimi canı gönülden hissetmeye başladım canım, bununla bir yere varamaz insan, ama yine de bir parça kendi kendine değer vermeli. Gerçekten, bir tanem, sık sık kendimi hiç neden yokken perişan ediyorum, kendime hiç değer vermiyorum ve bir taş parçasından değersiz sayıyorum. Bunu bir benzetmeyle dile getirirsek, belki de bunun nedeni, benim benden sadaka isteyen şu yoksul çocuk gibi itilip kakılmış olmamdır..."
Sayfa 144
Reklam
''Kişinin kendi yaşam döngüsünde an itibarıyla nerede olduğunu fark edip buna göre bir bakış açısı geliştirmesi ne kadar da zormuş... Arkana yaslanıp kendi durumunu değerlendirmedikçe bugünün dünden farkı olmuyor. Yaşlılığı, o bize sessizce yaklaştıkça ve günler hızla akıp geçtikçe fark eder miydik?"
Sayfa 17
"Kolayı seçiyorsun. Bütün insanlar genelde senin gibi yapar. Suyun yolunu değiştirmek yerine bırakıyorsun ve su alışkın olduğu yerden akmaya devam ediyor."
Sayfa 331

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hepimiz insanız. Her insanın güçlü olduğu kadar zayıf ve kırılgan yanları da vardır. Bu ayrılık sizi de üzmüş ve kırmış ama acıdan kaçmak yerine gerçeği görmek ve kabul etmek her zaman daha doğrudur. Çünkü ancak gerçekleri görür ve kabul ederseniz ileriye doğru adım atma şansınız olur."
Sayfa 188
''...Yargılanmak değil, anlaşılmak istiyorum."
Sayfa 179
Reklam
"Çoğu insan çok genç yaşlardan itibaren irili ufaklı hayal kırıklıkları yaşarken güven duygularında zedelenme olur. Her şeye rağmen insanlar bir başkasına güvenmeye her zaman muhtaçtır. Belki de bu nedenle her yeni ilişkiye güven duygularının her şeye rağmen sağlam olduğu inancıyla başlarlar ancak ilişkide yaşanan en küçük bir olayda güven duygusu çabucak çöker."
Sayfa 144
''...Çok garip değil mi? Bir ömür boyu hedefe kilitleniyoruz ama ona niye kilitleniyoruz, onu bilmiyoruz. Çok basit bir sistemin kurbanıyız. Bir inanca sahibiz, bir ideolojiye sahibiz. Bu ideolojiye nasıl yöneldik, bu inanca nasıl yöneldik bunu irdelemiyoruz. Ama bir ömür boyu onun peşinden koşuyoruz.''
Sayfa 102 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları 17
Mademki herkesin ayrı bir hakikati vardı. Ve herkes zemin ve zamana göre onu yavaş yavaş yeniden yaratıyordu; ne diye ben kendimi yoracaktım?
Sayfa 99
''...Sorununuzun kaynağını ya da doğasını belirlemek içgörü kazandırabilir; fakat, genellikle davranışınızın değişmesini sağlayamaz...''
Sayfa 82
"Bu daima böyledir. Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir."
Sayfa 61
Reklam
...insanlar için bir şeyler yapmaya kalkışmadan önce, bir şeyler yapabilecek bir insan olmak zorundasın. Ama onu yapabilmek için de, yapmayı sevmelisin, yoksa ikincil sonuçları değil. İşi yani. İnsanları değil. Kendi eylemini...
''...Bir yığın insanın salak olması, iyiyi görememesi, o kadar kötü değil. İnsan kızamaz ona. Ama görebildiği halde istemeyen insanı anlayabiliyor musun?"
Hamur psikolojisi
..."Hiçbir şey yapma. Bırak, konuşmaları ben yapayım. Senin yapabileceğin hiçbir şey yok. Toplumla karşı karşıya gelindi mi, olayla en yakından ilgili olan, en büyük işi yapacak ve en büyük katkıda bulunacak olan kişinin en az söz hakkı vardır. Onun sesi çıkmaz, diye bir kanı vardır, zaten söyleyeceği şeyler de daha baştan reddedilir, çünkü önyargılı sayılır. Nedeni de, konuşmalar hiç dikkate alınmadığı, yalnızca konuşan insan dikkate alındığı içindir. Bir fikri yargılamaktansa, bir insanı yargılamak çok daha kolay gelir. Tabii adamın beyninin içini bilmeden onu yargılamak nasıl mümkün olabilir, onu da hiçbir zaman anlayamayacağım. Ama yapılan bu. Bak, nedenleri tartmak için terazi gerekir. Terazi de pamuktan yapılan bir şey değildir. Oysa insan ruhu pamuktandır. Yani biçimi olmayan, direnci olmayan, öne arkaya kıvrılıp hamur gibi her şekle girebilen bir şeydir. Sen onlara, işi neden sana vermeleri gerektiğini benden çok daha iyi anlatabilirsin. Ama seni dinlemezler, oysa beni dinlerler. Çünkü ben aracıyım. İki nokta arasındaki en kısa yol, doğru çizgi değildir. Aracıdır. Ne kadar çok aracı varsa, yol o kadar kısalır. Hamur psikolojisi budur işte."...
...''Kötü muamele gören ve bu yüzden hiç büyüyememiş çocuklar, hayatları boyunca kendilerine acı çektiren kişilerin 'iyi taraflarını' görme çabası içinde olacak ve bütün umutları, beklentileri bu çaba doğrultusunda olacaktır.''...
Sayfa 214 - İthaki Yayınları
''İnsan halihazırdaki düzeni, dünyayı, yaşayış biçimlerini, gelenekleri ne kadar az sorguluyorsa, doğrularından ne kadar eminse, herkesin çocuk sahibi olması gerektiğine, çocuk sahibi olmanın karşısındaki insanı mutlu edeceğine de o kadar derinden inanır. Halbuki çocuk, yeni olan, ayrı olan, benzersiz olan, bilinen her şeyden ayrı olarak dünyaya gelen ve bu bilinçle yaklaşılması elzem, bildiğiniz her şeyi sorgulatabilecek bir varlıktır. Toplum ise, 'Çocuk çok güzel şey,' der, ama çocuğun ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmez, görmez, kabul etmek istemez; kendisi olmak üzere doğan çocuğu kendisi olmamaya, kitleye ve kitlesel biçimlere uymaya zorlar. Anne-babalığı, çocuğu olmadığı bir şey yapmak, hepsi birbirinin aynı güruhun o güruhtan ayrılmaz parçası haline getirmek sanır.''
Sayfa 174 - İthaki Yayınları
288 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.