Onlara dokunamam, bir tanrı'nın hayatı sizin sandığınız kadar kolay değil, bir tanrı hayal edildiği gibi bu daimi "istiyorum, yapıyorum, emrediyorum”un efendisi değildir, her zaman doğrudan hedefe gidemez, dolaylı yollara sapması gerekebilir.
Ne rüya görmüştü ne kâbus, bir kütük nasıl uyursa öyle uyumuştu, bilinçsizce, sorumsuzca, suçluluk duymadan; yine de, şafağın ilk ışıklarıyla uyanırken ağzından çıkan kelimeler, Kardeşimi öldürdüm, oldu.
Efendi’nin öngörüsüzlüğü apaçık ortadadır; çünkü bu meyvenin yenmesini gerçekten istememiş olsaydı çare basitti: Ağacı hiç dikmemesi, başka yere yerleştirmesi veyahut dikenli tellerden bir çitle etrafını çevirmesi yeterli olurdu.
Bir seferinde, bir türlü anlayamadığı bir şey söylemişti ona: Bacağı kesilmiş kimseler, artık olmayan bacaklarının yerinde acıları, krampları, karıncalanmaları duyarlar. Onsuz kendisi de böyle duyumsuyordu kendini; artık olmadığı yerde duyuyordu kocasını.