Nefesini biriktirirsen ölürsün çünkü nefes bayatlar, ölür. Canlılığını, hayat kalitesini yitirir. Aynı şey aşk için de geçerlidir. O da bir nevi nefes gibidir, ve her an kendini tazeler. Bu yüzden kişi ne zaman sevme konusunda bir çıkmaza girip, nefes almayı keserse, hayat tamamen anlamını kaybedecektir. Ve insanların başına gelen şey budur; zihin o kadar ağır basıyor ki, kalbi bile etkisi altına alıyor ve kalbi bile sahiplenici bir şeye çeviriyor. Kalp sahiplenmek nedir bilmez ama zihin onu da kirletiyor, zehirliyor. Yani unutma. Varoluşa aşık ol ve bırak sevgin nefes almak gibi olsun. Nefes al, nefes ver ama bırak alıp, verdiğin sevgi olsun. Git gide, her nefeste sevginin o büyüsünü yaratman gerek. Senin meditasyonun bu olacak: nefes verirken, sevgini varoluşa doğru akıtıyormuşsun gibi hisset. Nefes alırken ise, varoluş sevgisini sana akıtıyor.
Yıllar önce okuduğum o kitabı hatırlıyorum. Göğsünde mavi bir nilüfer çiçeği büyüyen kızla sevgilisinin aşk hikâyesini anlatan o garip kitabı.
Fazla aşk öldürücü olabilir mi sahiden?