Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Esra Bakir Akdemir

Esra Bakir Akdemir
@bijiem
Sıla hasretiyle sınanan, kiyan kokusuyla sermest olan, Kaptan-ı Deryasına meftun bir şiirzede ve şimdi bir de "denizin adına, suyun tadına "ulaştıran Ronya'sına anne.
"Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var, dedi. "Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün... Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?"
Reklam
Yaşamak Dediğin
Yaşamak dediğimiz şey, avuçiçi kadar daracık bir yerde yaşlanıncaya kadar dönüp dolaşmak mı demek ? Başka hiçbir şey yok mu? Dünya bu kadar mı yoksa başka türlü hayat mümkün mü?
Duygusal anlamda ihmal edilen insanlar iyi birer dinleyicidirler. Ancak konuşmakta, özellikle de kendileriyle ilgili bir şeyler anlatmakta çok iyi değillerdir. Aslında bu şekilde hayatlarındaki çok önemli bir besin kaynağını kesip atarlar. Her şeyden önce duygusal bağ hayatın özüdür ve hayatı yaşamaya değer kılar. Çok güzel bir kekin, şekeridir. İnsanın kalbidir.
Sayfa 185Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlişkilerde duyguların farkına varmak, onları anlamak ve değerlendirmek
Duygusal anlamakta ihmal edilerek büyüyen insanlar, ilişkilerinde duygular ile alakalı yanlış düşünceler taşımaya eğilimlidir. Burada güzel ancak çok ayrıntılı olmayan birtakım örnekler sunacağız; 1) Duygularınızı ya da problemlerinizi diğer insanlarla paylaşmak onları yük gibi hissetmenize neden olur. 2. Duygularınız ya da problemlerinizi diğerleriyle paylaşmak onların uzaklaşmasına sebep olur. 3)İnsanların sizin nasıl hissettiğinizi görmesine izin verirseniz, bunu size karşı kullanacaklarını düşünürsünüz. 4) Diğerleriyle duygularınızı paylaşmak sizi güçsüz gösterir. 5) Zayıf yönlerinizi diğerlerinin görmesine izin vermek sizi dezavantajlı bir konuma sokar. 6) İyi bir ilişkiniz olmasını istiyorsaniz savaşmamak en iyi yoldur. 7) Problem ile ilgili konusmak yararlı değildir. Sadece eyleme geçmek bir problemi çözebilir. Neyse ki bu inançlardan bir tanesi bile doğru değildir. Aslında her birisi ölümcül bir hatadır diyebiliriz. (Sadece herhangi bir fikre nasıl tepki vereceğini bilmeyen duygusal anlamda ihmal edilmiş bir başka kişi ile duygularınızı paylaşıyorsanız bir istisna olabilir.) Duygularınızı kendinize saklamanız gerektiğini ifade eden doğrudan ya da dolaylı mesajlar alarak büyüdüğünüz zaman, bu duyguları yük ya da diğer insanların hoşlanmayacağı seyler olarak düşünmeniz son derece doğaldır.
Sayfa 182Kitabı okudu
Beled Suresi
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA 1 BEN bu beldeyi tanıklığa çağırırım. 2 senin serbestçe yaşadığın bu beldeyi. 3 ve [tanıklığa çağırırım] anne-babayı ve çocukları. 4 Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan [ile yüklü bir hayat]a gönderdik. 5 insan, kimsenin kendi üzerinde güç sahibi olmadığını mı zannediyor? 6 Övünüp duruyor: "Ben, yığınla servet tükettim!"
Reklam
Şefkat
Şefkat gibi, duygusal besleme de biz insanları birbirimize bağlayan bir yapıştırıcı gibidir. Duygusal depoları dolduran yakıtlardır. Sağlıklı ebeveynlik için gereklidir ve iyi bir evlilikte karıkoca arasında yeteri kadar olmalıdır. Çocuk olarak ebeveynlerimizden duygusal besin aldığımız zaman, onu içselleştiririz ve bizim bir parçamız hâline gelir. Daha sonra yetişkinliğe eriştiğimizde, ihtiyaç duyan diğer insanlara rahatlıkla sunabiliriz. Bu kişiler bizim ebeveynlerimiz, arkadaşlarımız, eşlerimiz ya da çocuklarımız olabilir. Çocuklar sünger gibidir. Ebeveynlerinin sevgi, özen ve yardımlarını özümserler. Uzun süre su görmeyen bir sünger en sonunda sertleşir ve kurur. Sevgiden, ilgiden ve yardımdan uzun süre uzak kalan bir çocuk da sertleşir, duvar örer, duygusal besin alıp verme konusunda sıkıntılar yaşar.
Sayfa 137 - Sola UnitasKitabı okudu
Şefkat gibi, duygusal besleme de biz insanları birbirimize bağlayan bir yapıştrıcı gibidir. Duygusal depoları dolduran yakıtlardır. Sağlıklı ebeveynlik için gereklidir ve iyi bir evlilikte karı koca arasında yeteri kadar olmalıdır. Çocuk olarak ebeveynlerimizden duygusal besin aldığımız zaman, onu içselleştiririz ve bizim bir parçamız hâline gelir. Daha sonra yetişkinliğe eriştiğimizde, ihtiyaç duyan diğer insanlara rahatlıkla sunabiliriz. Bu kişiler bizim ebeveynlerimiz, arkadaşlarımız, eşlerimiz ya da çocuklarımız olabilir. Çocuklar sünger gibidir. Ebeveynlerinin sevgi, özen ve yardımlarını özümserler. Uzun süre su görmeyen bir sünger en sonunda sertleşir ve kurur. Sevgiden, ilgiden ve yardımdan uzun süre uzak kalan bir çocuk da sertleşir, duvar örer, duygusal besin alıp verme konusunda sıkıntılar yaşar.
Kimin Gemisi?
"Sen de bir tuhafsın hani!" Diye çıkıştı sertçe. "Onun yüzüne bakarsam ötekine bakamam, ikisine de bakabiliyorsam kendi yüzüme bakamam falan diyorsun ya, hakikaten tuhafsın. Saçmalıyorsun. Dünya senin dediğin gibi dönecek olsa, kimse gemisini yürütemez, anlıyor musun? Gemilerin hepsi şapa oturur!" "Nefret edemeyenin sevgisi de yalandır," diye mırıldandı Halil.
Sayfa 169Kitabı okudu
Kötüler
"Anlıyorum," dedi, nice sonra Halil. "Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır."
Sayfa 169Kitabı okudu
Müzegezerin Zaman algısına dair..
"Her yerden aynı anda bütün eşyalar, yani bütün hikayem, görülebildiği için, müzegezer Zaman duygusunu unutacaktır. Hayatta en büyük teselli budur. Kalpten gelen dürtülerle yapılmış ve iyi kurulmuş şiirsel müzelerde, sevdiğimiz eski eşyalarla karşılaştığımız için değil, Zaman kaybolduğu için teselli oluruz."
Sayfa 484Kitabı okudu
Reklam
Kemal'e Göre "Mutluluk"
Mutluluk, benim için artık doğuştan Allah'ın bağışladığı ve bir hak gibi, mesele etmeden benimsediğim bir şey olmaktan çıkmış; talihli, akıllı ve dikkatli insanların çalışarak elde edip koruyabildikleri bir nimete dönüşmüştü.
Sayfa 151Kitabı okudu
"Ben gidiyorum," dedi. Koyarlar yerime belki de seni. Olma kula kul, öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için ya da etme kalabalık dünyamıza!"
Sayfa 155 - Kılıç Usta, Everest.Kitabı okudu
Küresel Ailemizin Kurtuluşu?
"Bir hayal et" dedim kendi kendime, "kardeşlerin, birbirlerini incitmelerine izin verilmeyen, çocukların öfkelerini ifade ettiği, her çocuğa birey olarak değer verilen, rekabetin değil işbirliğinin normal kabul edildiği, kimsenin bir role hapsedilmediği, çocukların günlük sorunlarını çözme becerisi kazandığı evlerde büyüdüğünü hayal et..." O zaman bu çocuklar geleceği nasıl şekillendirdi? Nasıl bir gelecek olurdu? Bu evlerde büyüyen çocuklar geleceğin sorunlarını nasıl çözeceklerini bilir, bunu sağlayacak beceriye ve azme sahip olurlardı.Küresel ailemizi kurtarırlardı.
Sayfa 163 - Doğan kitapKitabı okudu
Kardeşlik denen manyetik çekime dair..
Kardeş olmanın böylesine acı verecek kadar güçlü bir dinamik oluşu karşısında dehşete düşmüştüm; tıpkı kardeşler arasındaki onları yeniden bir araya getiren ve birbirlerini iyileştirmelerini sağlayan neredeyse manyetik diyebileceğim bu çekim karşısında dehşete düştüğüm gibi...
Sayfa 163 - Doğan KitapKitabı okudu
Felâk Sûresi
"Ve kıskançlık duyduğunda kıskancın şerrinden." Yani başka bir kimsenin kıskançlığının kişinin hayatı üzerinde doğurabileceği -moral ve sosyal- etkilerden ve kişinin kendisinin kıskançlık şerrine kapılmasından. Zemahşerî, bu bağlamda Halife Ömer B. Abdulaziz'in (fazileti ve dürüstlüğü sebebiyle "İkinci Ömer"olarak anılır) bir sözünü nakleder: "Başkasını kıskanandan daha mazlum görünen bir zalim düşünemiyorum."
Sayfa 101 - İşaret yayınlarıKitabı okuyor
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.