Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sergen Ayd'

Sergen Ayd'
@bir2uc4bes
Trabzon
4 okur puanı
Temmuz 2016 tarihinde katıldı
Eski dinlerde sihir muhterem olduğu için, o zamanın Toyonizmi akliyye felsefesini, Şamanizm'i de şer'iyye felsefesini vücuda getirmişti. Eski Türklerde iki felsefi sistem vardı ve bunların biri dinden, diğeri sihirden doğmuştu.
Reklam
Bir kız, irste yarım erkek, izdivaçta dörtte bir Bulundukça ne aile, ne memleket yükselir.
Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermâye Sanatında yol gösteren ilimle fen Türkündür Hirfetleri birbirini dâim eder himâye Tersâneler, fabrikalar, vapur, tren Türkündür Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mustafa Kemal hiç şüphe yok ki, ne komünist, ne de sosyalistti. Sosyalizm ve onun es son ihtilalci şekli, yani toplum yapısının ihtilal yoluyla topyekün ve yeniden inşası demek olan komünizm, ona yabancıydı. Kaldı ki Mustafa Kemal, sınıf kavgası değil, Milli Kurtuluş Mücadelesi yapıyordu. Bu mücadele batı manasında sınıfların teşekkülüne karşı özlemler, yani gelecekte ki sınıf kavgalarını önleyici hedefler güder ve organlar getirebilirdi ama, aslında bir sınıf mücadelesi değildi.
Vaktiyle muhtelif kavimlere mensup memuriyetçilerin bir ikbal (mevki sahibi olma) Kabe'si olan Bizans'ta kozmopolit bir sınıf teşekkül etmişti (oluşmuştu). Bu tayfa kendi kendine bir ünvan aramış, nihayet şehri (şehirli) tabirinde karar kılmıştı. Şehrinin Milliyeti yoktu. Sururi'nin Refi Ahmedi'ye hitap ettiği "Men ü tü her düneşehriyem ki men Türk u tü Kürd" mısrasından anlaşılacağı vecihle şehri ne Türk, ne Kürt, ne Arap, ne Arnavut'tu: Bütün milliyetlere düşman bir heyet. Bu heyet Arap'ı beğenmez, Kürt'ü istihfaf eder (hafife alır), Laz'la eğlenir, Türk'ü tahkir ederdi (aşağılardı).
Reklam
Ahmet Vefik paşa'nın Müntehabat-ı Durüb-i Emsal'ını açarsanız bu kavmi isimler hizasında bir takım münasebetsiz tavsifler (sıfatlar) görürsünüz. Şehrilerden sadır olan (çıkan) bu meseller sahiplerinin ruhiyatına en açık vesikalardır. Bunlardan yalnız Tüklere ait olanını naklediyorum: "Türk atına binince bey oldum sanır." "Türk olana şehir içi zindan olur." "Türk pohpohu,Acem pehpehi sever." "Türk işi ödünçtür." "Türk danişment olur adam olmaz." "Türk ne bilir bayramı laklak içer ayranı." "Türk ve tosun çünkü doğdu anadan,öğüt aldı eşek ile danadan." "Türk'ün aklı sonradan gelir." "Türk direngi olmaz (beklemez)." "Türk'e beylik vermişler,önce babasını öldürmüş."
Çocuklarına nasihatlerini veya mallarını miras bırakmasa da olur, ama sözü edilmeyen hazineyi, insanlık ve babalık örneği hazinesini onlara bırakacağı en iyi mirastır. Tüm varlığımla çocuklarıma bu mirası bırakmaya çabalıyorum.
Bir çocuğun babası olan ilişkisinin kalitesi, o insanın çevresine karşı göstereceği tepkiyi belirleyen en önemli etkendir.
Baba olmakta gecikirsem çocuklarımla top oynayamayacak kadar yaşlanacağımı söylediler. Pekala, ben bunun fazla sorun yaratmayacağına inanıyorum. Ya çocukların en iyileriyle top oynarım veya oynamam, bu kimseyi ilgilendirmez. İki yıldır babalığın zevkini çıkarıyorum ve sonunda çocukların babalarından ilgi ve sevgiden başka bir şey beklemediğini öğrendim. Benimkilerin ve hangi yaşta olurlarsa olsunlar diğer çocukların baba sevgisini arayacaklarına kuşkum yok. Top oynamaya gelince kendilerine istedikleri kadar arkadaş bulacaklarına eminim.
1370'de tahta çıktığında sadece Ulu Han ünvanını isteyen Timurlenk yani aksak Timur, başkenti Semerkand'ından yola çıkıp dünyayı fethetmiştir. Timur yenilgi nedir bilmemiştir. Beyazıd da öyle. Her ikisi de Türk'tür ve Türklerin dediği gibi nasıl gökyüzünde tek bir Tanrı varsa dünya üzerinde de tek bir hükümdar olmalıdır.
Reklam
Zengin ve fakir toplulukları sadece gelir oranlarıyla ayrışıyor, başka hiç bir şeyle değil; sıradan bir milyoner sadece yeni bir takım elbise giymiş sıradan bir bulaşıkçıdır. Yer değiştirip "o piti piti " yap, bakalım hangisi adalet hangisi hırsız ?
Sayfa 141Kitabı okudu
Süleyman Nazif "Enver paşa, Hürriyet Kahramanı Binbaşı Enver Beyi öldürdü" derken bunu, yani hürriyet kahramanının birkaç sene içerisinde memleketin en güçlü ama en korkulan ismi haline gelmesini; Şair Eşref de " Devr-i istibdatta söz söylemek memnu idi / Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı / Devr-i hürriyetteyiz sanma değişti kaide / Söyletirler evvela sonra s... ananı" dörtlüğü ile İttihat ve Terakki'nin muhaliflere muamelesini kastediyordu.
Kendisine gene de, ruhunda dayanaklar arar. Gene Namık Kemal'e sarılır : " Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten... "
Nitekim bir gün gelecek Mustafa babasının bu resminden, baştaki fes kısmını kestirerek yüz kısmını büyüttürecek ve kendisiyle aradaki benzerliği karşılaştıracaktır.Şu farkla ki, Ali Rıza Efendi'de ancak kendi halinde memuru canlandıran bu hatlar ve gözler, bir gün gelecek, oğlu Mustafa'da bütün dünyayı büyüleyecek derin, iradeli manalar alacaktır.