1930 yılında İstanbul'dan, içi afyon dolu bir gemi kalktı. Adı Alesia idi. En son Amerika'da gemiye el konulduğu biliniyor. Peki gemiye ve içindeki servet değerindeki afyonlara ne oldu? İstihbarattan Kemal Demircizade ve Talat Refik Paşa bu geminin peşine düşmek amacıyla gizli görev adı altında New York'a gidiyorlar. Başlarına gelmeyen kalmıyor, türlü türlü maceralara atılıyorlar. Ancak gerçekten devlet için mi oradalar, afyonlar gerçekten devletin malı mı?
Sırlar bir bir açığa çıkarken sayfaları nasıl çevirdiğinizi anlamayacaksınız.
Günümüzde ise gazeteci Serap, babasının intiharından şüphelenerek araştırma yaparken bu iki isme ulaşıyor. Babasının intiharıyla Kemal Demircizade ve Talat Refik Paşa'nın ne ilgisi var ve en önemlisi de bu adamlara ne oldu? Çeşitli sorunlarla karşılaşsa da bu olayı aydınlatmak için elinden geleni yapıyor Serap.
Konu kısaca bu şekilde.
Oktay Volkan Alkaya ilk kitabı Tanrılar Çağı ile tanıştığım sevgili yazarımız yine harika bir iş çıkarmış. Öncelikle Kemal Demircizade tarafından anlatılan bölümler hiç bitmesin istedim. Başlarına gelen olaylar insanı kitabın içine öyle çekiyor ki bölüm bitince 'vay be' diyorsunuz. Çok şey söylemek istiyorum kitapla ilgili ancak kısa ve öz olsun diye sadece 'ölmeden önce kıymeti bilinmesi gereken bir yazar' desem kitaplarının ve kaleminin muhteşemliğini anlatmış olurum sanırım. Aklımda soru işaretleri kaldı, devam kitabını merakla bekliyorum.
Devletin MalıOktay Volkan Alkaya · A7 Kitap Yayınları · 201824 okunma
"Seni seviyorum, baba" dedi sözlerinin ne kadar gerçek olduğunu farkederek, her zaman böyle gerçek olmuştu.
"Nasıl sevebilirsin?"
Zorlukla yutkunurken babasının gözlerinin dolduğunu gördü.
"Nasıl sevmem?"
Beni çokça güldürüp çokça hüzünlendiren, son zamanlarda okuduğum en değişik kitaplardan biriydi. Kanser hastası Hazel ve Augustus'un yaşadıklarını konu alıyor. Bir satırda ağlayacak gibi olurken diğer satırda kahkaha atabiliyorsunuz. Aralarındaki diyalog o kadar başka ki... Çok sevdim onları. Öyle uzun uzun yorum yapılacak birşey yok, içim buruk... Okuyun mutlaka.
Kitabı okurken sağlıklı olduğum için hayatımda etmediğim kadar şükrettim. Bağımsızca yürüyebilmek bile aslında ne büyük lütufmuş. Daha önce hiç sağlığın önemini bu derece hissetmemiştim. Allahım hastalara yardımcı olsun, şifa versin inşallah. Bin şükür...
Hitler zulmünün ulaştığı Fransa'da geçen harika kurgulu bir roman. Günümüz-geçmiş tarzında bu romanın kurgusuyla beni yine kendine hayran bırakmayı başardı Sarah Jio. Kitaba adapte olmam biraz uzun sürdü onun eleştirisini birazdan yapacağım. Adapte olduktan sonra kitabı elimden bırakmak istemedim. Zaten İkinci Dünya Savaşı ilgimi çeken bir