İnsanın doğasıdır; acı çok büyük olduğunda,insanlar ondan kaçmaya çabalar ancak duygularımızı engellediğimiz zaman, bizi kendiliğinden serbest bırakmaya götürebilecek gerekli iyileşme sürecine bilmeden engel oluruz.
Bir insanın gösterişçi olmasının sebebi yalnızca aşağılık duygusu taşımasıdır çünkü kendini hayatın faydalı tarafında başkalarıyla rekabet edebilecek kadar güçlü hissetmez.
Ruh zenginliğini kaybeden insan dış dünyaya kapılırdı, dış dünyanın arzu ve korku sarmalında kırbaçlanarak hayatını tüketir ve bir budalaya dönüşürdü. Ruhunu beslemeyen içindeki karanlığı beslerdi. Yani şeytanını…
Başarı,itibar,para,güç hemen hemen tüm enerjimizi bunları nasıl elde edeceğimizi öğrenmeye harcarız.Sevmeyi öğrenmeye ise verecek hiçbir şeyimiz kalmaz.
Çalışmak,aç kalmamak,başını sokacak bir yuvaya sahip olmak;çocuklarını büyütmek ve yatağında ölmek.. İşte bir insanın,mutlu olması için bunlar yeterlidir.
Senin mevkin ve malın mülkün Harry; benim az çok sahip olduğum zekam ve artık ne kadar değeri varsa, sanatım; Dorian Gray’in ise güzelliği; Tanrı’nın bize lütfettiği bu şeyler yüzünden acı çekeceğiz, hem de büyük acılar.
Ama dünya olduğu gibidir; ne iyi ne kötü ne de adil bir yerdir.Başımıza gelen kötü şeyler bazen seçimlerimizle ilgili olabilir ama bazen hiç tahmin etmediğimiz şeyleri yaşayabiliriz. Bu durum yaşadığımız şeyi hak etmekle ya da etmemekle ilgili değildir. Kötü şeyler herkesin başına gelebilir; bu durum senin iyi ya da kötü birisi olduğun anlamına gelmez.
Martin’i en çok şaşırtan şey onların cehaleti olmuştu.Ne olmuştu onlara? Eğitimlerini ne yapmışlardı? Kendisinin okuduğu kitaplara onlar da ulaşabilirdi.Nasıl olur da kitaplardan bir şey öğrenmezlerdi?