Bu kitabı bu kadar uzun bir sürede (14 gün)okumamın sebebi en son 50 sayfam kala deprem gecesi okuyordum bu kitabı bitirip yatayım dedim çok uykum geldi ayy yarın okurum deyip uyumuştum belkide asla bitiremeyecektim bu kitabı hala yaşadığıma şükür ediyorum.Depremden sonra kafamı toparlamaya çalıştım 1 haftaya yakın geçtikten sonra aldım elime bitirdim kitabı.Ama her zaman bende yeri ayrı olacak bu kitabın.Hala kapağına baktığımda deprem gecesi aklıma geliyor.Bir de bi kitabı aklına koyarsın okumak için sonra satın alırsın ve okursun bu kitapta hiç böyle olmadı sahafçıda gezerken bi an bu kitaba gözüm takıldı kitabın konusuna dahi bakmadan aldım ve dedim bu kitabı okumalıyım.
Neysee artık bu şahane kitabımızın konusuna gelelim.Açıkçası okurken çok keyif aldım zaten akıp gidiyor ,sahil kenarında gün batarken yapılan yürüyüş gibi huzur veriyor, sorguluyorsunuz kendinizi Yunus'un yerine koyup oğlunu bırakıp gitmenin acısını,Sitareyi kaybetmenin acısı,kimsenin olmamasının acısını en derin duygularla hissediyorsunuz.Aynı zamanda Yunus'un oğlu İsmail'in ağzıyla anlatılmış bölümler var bu bölümlerde de babasız büyümenin acısı,baba özleminin acısı,öfke ,sinir,çaresizlik... bütün bu duyguları aynı İsmail gibi en derinden hissediyorsunuz.Kitabın uslubuna gelirsek bazı anlamını bilmediğim sözcükler vardı ama anlamamı azaltacak kadar değil akıcı yalın aynı zamanda süslü diyebileceğim yerler de var.Yanlışlarım var ise affola
Şimdiden iyi okumalar.