Nil

Öğrencinin karşısına çıkmaktan korkuyordu, ders vermekten korkuyordu, başaramam diye korkuyordu. Çünkü profesörü, ona ders verme imkânını ancak ölümüyle tanımıştı. Genç arkadaşımız da korkusunu gizlemek için, hocasının yapmış olduğu gibi korkutmayı denedi. Çekingenliği örtmek için küstahlığı denedi. Yumuşaklığını örtmek için öfkeyi denedi: Ders anlatırken öfkesinden kekeliyordu. Beceriksizliğini örtmek için de öğrenciyi suçlu bulmayı denedi. Kendine güvensizliği örtmek için, derste olur olmaz zamanlarda, yerli yersiz kendini övmeyi, ne kadar bilgili olduğunu anlatmayı denedi. Öğrenciyi yıldırmak için, kendi öğrenciliğini efsaneleştirmeyi denedi: Onlar gibi olmadığını, nasıl üstün bir öğrencilik dönemi geçirmiş olduğunu anlattı durdu. Fakat bu arkadaş daha öğrenciyi imtihan etmeden, öğrenci onun hakkında notunu verdi: Bu hocayı, hocalıktan sınıfta bıraktı. Öğrenci durumu sezmişti tabiî: Çünkü öğrenci tek bir kişi değildir, yüzlerce gözdür, kulaktır, beyindir.
Reklam
‘Efendi’nin Yunanca’dan geldiğini (aftendis) bildikten sonra insan başka türlü düşünür. ‘Kilit’ (kleidi), ‘harita’ (kharta), ‘fener’ (fenarion), ‘cins’ (genos) ve hatta ‘temel’ (themelion) de aynı dilin kelimeleridir aslında. Bizim ‘boş’ da İngilizce’ye (bosh) geçmiş. Kimin kimden hesap soracak hâli var? “Efendim, ‘safsata’, ‘sofisteia’dan gelir; özentili ve aldatıcı buluş, demektir.” “Deyimleri inceleyince de olmadık durumlarla karşılaşıyor insan: ‘Sıfırı tüketmek’ derken, aslında sıfırla filan ilgili bir şey söylemiyorsunuz: ‘Zafir’i (soluğu) tüketmişsiniz. ‘Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.’ Burada ‘Ana’ bildiğiniz ‘anne’ değil, bir yerin adı. ‘Atlı karınca’ da aslında ‘atlı karaca’ olacak. Her şey zamanla değişiyor: ‘Beş aşağı, beş yukarı’ ne demek? Olmaz öyle şey. ‘Beş aşağı baş yukarı’ dolaşır insan. ‘Darısı başıma’ mı? Hayır. ‘Darusu (ilâcı) başıma’. Saçı dökülenler için söylenmiş olacak. İşler ‘eni konu’ karıştı. Hayır, işlerin ‘önü sonu’ karıştı; değil mi beyler?” #dil #köken #bilim
Daha doğrusu, sistemin gerisindeki matematik düzeni anlamak için, formüllerin gerisindeki matematikçiyi, onun nasıl düşündüğünü sezmek gerekiyor. Bunu öğretmiyorlar size; belki liseden sonra da öğretmiyorlar, hiç öğretmiyorlar. Matematikçinin neden ve nasıl düşündüğünü hiçbir zaman bilmiyorsunuz belki.
Sayfa 112Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...İnsan sonra bu ne işime yarayacak diye düşünmekten, uğraştığı konuya aklını veremez olur. Bana kalırsa kimse, meselâ matematikle neden uğraştığını hiçbir zaman tam olarak bilemez. Önemli olan, geri dönmeyi göze alamayacağımız kadar yol gitmiş olmaktır bu konuda. #matematik
Sayfa 56 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
‘’Ana bağrının en derin yerinden kopup gelen,küçücük bir yüze kondurulan öpücüklere kadar sızan o sevgiden nasiplenmiş olaydım,bugün acaba nasıl bir insan olurdum?
Sayfa 56 - Can Yayınevi
Reklam
Reklam
173 öğeden 151 ile 165 arasındakiler gösteriliyor.