Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kalmasın bak elinde. Gönül bu yerme yerinme. Ve dünya bir çölse durma. Seraba su getir." Mabel Matiz- Öyle Kolaysa
-Derler ki ;vakitlerden bir gün uzak mı uzak diyarlarda yaşı Kemal yaşını aşmış bir ihtiyar yaşarmış, kasabada ki üç nüfustan biri olan bu ihtiyarın adını kimsecikler bilmezmiş .yukarı mahallede oturan kışın yaklaşması ile oldukça kalabalık bir nüfusa bakan genç delikanlı bu ihtiyarın kapısını çekinerek çalmış bey amca diyerek söze başlamış
Reklam
“Büyük adamlar, çoğunlukla kötü adamlardır.”
Bu anlayış, Lord Acton'un meşhur uyarısında şöyle yer alır: "İktidar yozlaştırır; mutlak ik tidar mutlaka yozlaştırır” ve Acton şu sonuca varır: “Büyük adamlar, neredeyse her zaman kötü adamlardır.” Bunlardan dolayı liberaller, keyfî yönetim korkusu taşırlar ve sınırlı yönetim ilkesini benimserler
Zaman akan bir nehir gibidir, bazen yavaşlayan, bazen de ne bulursa alıp götüren. Bizler bu nehirden su içen insanlardık. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen ömrümüzdü, her saniye ölen ruhumuzdu. Kalplerimiz paramparçaydı,içimiz pişmanlıklarla ve keşkelerle doluydu. Geri alınamayacak olanı kaybettik, bundan sonra ne yaparsak yapalım boştu ya, geçmiş geride kaldı, bizler olduğumuz yerde kalamadık.
Dayan Kalbim
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Münzevi kelimesini ilk olarak Misvak dergisindeki bir yazıda okumuş ve tabiatıyla anlamını bilmediğim bu kelimenin manasına bakınca kendimi görmüş ve vurulmuştum. Kendini görüp vurulmak... Keşke Yunus'un deyişiyle hakiki anlamıyla kendimi görüp vurulsam, bilsem. Umulur ki ufak da olsa bir adımdı o sözcük tevafuku. Aradan geçen yıllar münzevi ile karşılaştığım anı aklımdan silemedi. Ben, olmuş olsun diye değil; karakterim, hayatın beni - ittiği demeyeceğim - ilerlettiği yolum ve biraz da tercihimle bütünleşmiştim onunla. Kalabalığı sevmeyen, pek dostu olmayan, kyk bursundan biriktirdikleriyle aldığı kitapları ve filmleri arkadaş edinen üniversiteli bir genç olarak itiraf etmeliyim ki bunu biraz da havalı buluyordum. Gün kararıp gece çöktüğündeyse yatağıma geçtiğimde havam söner ve yerine daima orada olan ama köşeye itilen hüzün çökerdi bünyeme. O benim yastığımı pay ettiğim gözü yaşlı arkadaşımdı. Bana esas beni hatırlatan arkadaş; vurulan ben. Sözdür uzar, kısası, ben bundan azad oldum. Vurulan ben yine var ve fakat bu daha büyük, pek büyük, çok büyük bir adım, hatta adım denmeyecek bir yükseliş olduğuna inandığım bir benle; onunla. İstemek büyük bir nimet, isteğin peşinden gitmekse ayrı bir nimet. Ne denli şükrünü eda ettim, ediyorum bilmiyorum ama istiyor ve arıyordum. Zaman su misali. İnsan da öyle, zamanda akıyordum ama bulamıyordum, halbuki hemen her yere yazdığım ve hemen her yerde söylediğim kadar bilmeliydim ki bulanlar arayanlardır.
Reklam
~Gökkubbenin altında~
Neyi unutan? İnsan dünyaya niye gönderildiğini, Rabbini unutan, unuttuğu zaman da hüsrana uğrayan bir varlıktır. Ayet-i kelimede “Allah’ı unutan, bu yüzden Allah`ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın.“ buyuruluyor. Aslında her vahiy bir zikir, Her peygamber bir zâkirdir. Peygamber insana evrensel ve ilahi hakikati tekrar hatırlatan kişidir. Her risalet ve mesaj, insan için zikir, tezekler, hatırlatmadır: “Asıl hakikati, bu dünyaya niye bulunduğunu unutma!” Mevlana’nın güzel bir hikayesi var : bir sultan, hizmetinde bulunan bir görevliyi çağırıp ona bir emanet veriyor. “Bunu falanca diyardaki filanca kişiye ulaştır. Diyor. O kişi emaneti alıyor, yola çıkıyor ve yüz gün süren bir yolculuk yapıyor. Bir hayvana su veriyor, bir fakire yardım ediyor, yoldaki taşı kaldırıyor… Ama bu hengame içinde emaneti ehline teslim etmeyi unutup geri dönüyor. Sultanın huzuruna çıkınca yüz gün boyunca yaptığı iyilikleri, güzellikleri anlatıyor. “ peki verilen vazife ne oldu, emaneti sahibine teslim ettin mi? Diye sorulduğunda “ sultanım, ben onu unuttum!! Diye cevap veriyor. Bunun üzerine Sultan şöyle diyor: “ yaptığın yüz hayrın gerçek manası o bir amelin içindeydi. Sen, onu unuttun. Unuttuğun için şimdi tekrar yola çıkacaksın. “ Yani insan hangi yola neden çıktığını, amacının ne olduğunu asla unutmamalı. Emaneti sahibine vermeden geldiğinde asıl iş yapılmamış oluyor. Diğer güzel işler şüphesiz faydadan tali değil lakin maksat hasıl olmuyor. Emanetin yerine ulaştırılması lazım... Yeryüzünde neden bulunduğumuzu unuttuğumuzda ikinci bir şansımız da yok.
Acıyla tanışmış olanlara
Zaman geliyor, olduğu yerde asla durmuyor. Durmayacak. Zaman geçiyor, asla geriye sarılmıyor. Sarmayacak. Her ne kadar hatalar yapıp acı çeksek de geleceğimize o hataları taşıyıp taşımamak bizim elimizdedir. Hiçbir insan masum değil, herkes hata yapabilir. Ve o hata ne kadar büyük olursa olsun zaman o hataya ve hatanın getirisi olan kötü şeylere
Selin abartıyor olabilir...
Şu Selin in işi gücü dedikodu sabah sabah telefonda kafamı karıştırdı attı.Senin için müşterin arkandan ne demiş biliyor musun Mahiye?Dış görünüşün hakkında konuşmuş senin kültürün, zekan bu adamların umrunda değil bakış açıları belli baksana dedi.
Akar bir oluktan beş dağın karı Demişler adına hasret pınarı Şu mezarı gölgeleyen çınarı Kimin için kimler dikti bu yola? Kaç aşık bu yolda zaman eritti Kaç yorgun hanında terin kuruttu Bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü Kaç topuğun kanı aktı bu yola?
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
Reklam
Soru : Bayanların evde veya dışarıda pantolon giymesi caiz midir? Cevap : Küçük kız çocukların kız çocuklarına ait kıyafet giymeleri, erkek çocukların da erkek çocuklarına ait kıyafet giymeleri gerektiği, aksi takdirde bunun tahrimen mekruh olduğunu, bu kerahetin elbette mükellef olmayan çocuk için değil, ebeveynidir. Çocuklarda durum bu iken
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
En güzel yıllarım aynen kanka
Şu kadarcık yıl dünyada kalıp da bu kadar mutsuz olmayı nasıl başarıyorum acaba
gregor ve grete
Dönüşüm
Dönüşüm
sy:46'da aşağıda bıraktığım alıntı üzerine düşünelim. ilk gözüme çarpan şey gregor'un kitabın yarısından fazla olan kısımda kız kardeşine sadece "kız kardeşi" diye bahsederken sy. 44 de kız kardeşinin bu "iyi" davranışlarının altında yatan gerçek "kötü" nedenleri sorgulaması ile artık ona
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.