Kahrımız geceleri de sürüyor,üçümüzün önünde üç ecel taşı,sabahlara kadar gözyaşı döküyoruz.Hangi gün,hangi vakit ecel tasımız dolarsa,kefen gömleğimiz de o gün,o vakit bitecek;kime ne ettik Allah bilir artık,akmış karaymış,bizim alınyazımız buymuş..."
Şimdi sırtını duvara vermiş oturuyor;çenesi kenetlenmiş,gözleri sabit. Hakikat nihayet dank etti kafasına;karısının kendisini arkadan bıçaklayan taş kalpli bir kaltak olduğunu düşünüyor.İnsan doğası böyle işte,en çok nefret ettiklerimiz en fazla sevdiklerimiz oluyor hep.
Babam başını eğdi.Oğlunun işlediği söylenen suçu hatırlatan her söz ağır geliyordu ona.Başını önüne eğip derin derin iç çekerek "Git kızım,git" dedi."Mutluluğuna engel olmak istemeyiz.Umarım yoluna bir vatan haini değil,şerefli bir insan çıkar. "
Bu beklenmedik darbe neredeyse babamın hayatına sebep olacaktı.Her zamanki soğukkanlılığını kaybeden ve o zamana kadar dertlerini içine atıp susmayı alışkanlık haline getiren babam,kederini açığa vurup acıyla yakınmaya başladı.
İncinin yüzeyi boz renktedir,irinliydi. O yüzden,kötü yüzler bakıyordu,yangın ışıkları görünüyordu...Çirkindi İnci;boz renkteydi,uğursuz bir şiş gibiydi.
Kızımın adı Pia Dante Angelico ve artık şu hayatta kimsesi yok.Sizden rica etsem ona yardım edebilir ve tehlikeden uzak kalmasını sağlayabilir misiniz ?Tüm küçük kızlar gibi oda masum ve ben ona ihanet ettiğimin farkındayım.Pia,eğer bir gün bu mektup eline geçerse bilmeni isterim ki niyetim çok basitti ve tüm bunları sen ve senin gibi çocuklar için yaptım.
Saka Mehmet su fıçılarını alaya getirirken,ortalığı sis kapladı...
Yolu şaşırdı;karşısına bir İngiliz asker çıktı.Şaşkınlıktan sonra kendini toparlayan saka Mehmet:
Beni komutanınıza götürün,ona söyleyeceklerim var,dedi
Bizim komutan size selam söyledi.Birbirimize her ne kadar kurşun atıyorsak da hepimiz insanız...Bugün düşman yarın dost oluruz...Sizin burada susuz kaldığınızı bildiği için bu suları gönderdi,dedi.
İngiliz komutan,saka Mehmet i süzdükten sonra yanındakilere dönüp;
İndirin fırçıları,dedi.Katırına da bisküvi,çikolata,yiyecek bir şeyler koyun,alsın götürsün.
Şaşıran arkadaşları:
Nasıl oldu bu iş?diye sordu.
Yaşadıklarını baştan sona anlatan Saka Mehmet kıs kıs güldü kandiriverdim soysuzları dedi.
Başarının sırrını anladım.Bir işe ne kadar çok sarılırsan,Başarılı olma şansın o kadar artar. Ben ne kemana ne de öteki işlerine yeterince sarılabildim.O yüzden Başarılı olamadım.Babamın öğüdünü siz kullandınız.Kemanı gönül rahatlığıyla ellerinize bırakıyorum
Evde her gördüğüm her yediğim,her giydiğim şey, beni eğlendiren ve aydınlatan her şey ;senin çalışmanın ürünüdür...ben tembellik ediyorum. Hayır bu hiç doğru değil!Çok üzgünüm
Periyim ben...
Periler kusursuzdur...
Periler kusurlulara yardım ederler. Ben kusurlu değilim. Sesle işim yok yalnızca. Duyanların dünyasında bal gibi yaşıyorum işte.
Akşam dönerdi böyle tekrar üç vesait değiştirerek ,gelirdi yorgun,üzerinde günün yükü...Akşamları burnumu boynuna yasladığımda,başka anneler gibi kabartma tozu ve üç yumurta akı değil,telaş,Ankara ayazı,egzoz ve irade kokan bu kadın.