Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Büşra Özbek

Sürekli koşturuyorlar, mutluluğun peşinden koşuyorlar. Mutluluk koşarak yakalanmaz halbuki, yürürken yakalanır. Yavaş yavaş yürürken, kendinle iyi geçinerek, kendinle iyi anlaşarak. Unutmak, kendini kaybetmek, kendinden kaçmak, kendini kurtarmak için hızlanmak yerine uygun adım yürürken.
Reklam
Daha yola çıkmadan varmak istiyorum. Her şeyin hemen olmasını istiyorum ama hiçbir şey olmuyor. Sürekli bekleme halindeyim; bir mektubu, çalmayan bir telefonu, geç kalan birini bekliyorum hep; hiç huzurum kalmadı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Buda ansızın her şeyin boş olduğunu anlayıp 'Şimdi her şeyi biliyorum,' diyerek esrikliğinden sıyrılmıştı, Septimus Severus ise; 'Omnia fui, nihil expedit,' demişti: 'Her şey idim; hiçbir şeye değmezmiş.'
Vazgeçmek çaba istiyor çünkü, bende ise cesaret verecek küçücük bir ruh bile kalmamış.
Reklam
Hayatla aramda ince bir cam var. Açıkça görmeme ve anlamama rağmen, dokunamıyorum hayata.
Gören de der ki, el yordamıyla saklı bir nesneyi aramaktayım, ne nerede olduğunu biliyorum, ne de biri çıkıp ne olduğunu söylemiş. Hiçkimse ile saklambaç oynuyormuşuz. Bir yerlerde bizi aşan bir oyun varmış, yalnızca sesini duyduğumuz, şekilsiz bir tanrı.
Ve bugün, şimdiye kadar nasıl bir hayat yaşadığımı düşünürken, kendimi sepet içinde, banliyö trenlerinde taşınan bir hayvan gibi hissediyorum.
Çünkü gördüğüm şeylerin boyundayım ben, Kendi boyumda değil.
Reklam
Evet, yineliyorum, kendini birden, tanımadığı, nasıl geldiğini bilmediği bir şehirde bulan bir yolcu gibiyim; ve belleğini yitiren, uzun süre bir başkası olarak yaşayan insanları düşünüyorum. Ben de çok uzun süreden beri -doğduğumdan, bilinçlendiğimden beri- bir başkasıydım ve bugün bir köprünün tam ortasında, ırmağa eğilmiş olarak uyanıyorum, şimdiye kadar olmuş olduğum her şeyden daha sağlam biçimde var olduğumu biliyorum. Ne var ki şehir bana yabancı, sokakları tanımıyorum, çektiğim acının ilacı yok.
Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor.
Hayata ayak uydurmamızın tek yolu, kendi kendimizle uyumsuz olmak.
Doğuştan bana ait olan içimdeki toprağı, adım adım fethettim. İçinde bir hiç olarak kaldığım bataklığı, azar azar ele geçirdim. Sonsuz varlığımı doğurdum, ama kendimi kendimden forsepsle koparmak zorunda kaldım.
Başımıza gelmiş olan şeyler, ya herkesin başına gelmiş ya da yalnızca bizim başımıza gelmiştir; ilk durumda bayatlamıştır, ikinci durumda da bizden başkası anlayamaz onları.
Herkese yetecek cümleleri vardı. Sonra hayat - - Kendine konuşmayı deniyor şimdi.
Reklam
Kapının önüne oturup gözlerimi ve kulaklarımı manzaranın renkleriyle ve müziğiyle sarhoş ediyor, arabayı beklerken alçak sesle, yalnızca kendim için bestelediğim anlaşılmaz şarkıları söylüyorum.