Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu an yaptın bak
Çabalaya debe­lene hiçbir şey yapamazsınız; en önemlisi de hayatınızı yaşayamazsınız. Ve ben de şimdi artık her yapmak iste­diğimi, hep yapmak istediklerimi yapacağını ve çabala­mak, debelenmek söz konusu bile olmayacak.
Yalnızca yeniden bulma mücadelesi var yitirilmiş Bulunmuş ve tekrar tekrar yitirilmiş olanı: üstelik şimdi, bu elverişsiz Görünen koşullarda. Oysa bunda muhtemelen ne kar ne de zarar var. Bize düşen sadece çabalamak. Gerisi bizim işimiz değil.
Reklam
Oof aman anne sen de hiçbir şeyi bilmiyorsun.
Peki, öyle olsun. Ben kırk küsur yıldır bu dünyada debelenip duruyorum ama siz daha on dördünde çözdünüz hayatın sırrını. Bravo. On sıfır önde başladığınız hayat. Her şeyin önünüze hazır geldiği hayat. Hiçbir özgürlük için çabalamak zorunda olmadığınız ve olmayacağınız hayat. Peki öyle olsun. Anneyim ben, anneler kutsaldır ve kutsal olanı incitemez hiç kimse.
Sayfa 121Kitabı okudu
"Oysa olmadığımız kişi olmaya çabalamak, bizi sadece yorgun düşürür. "
İyi niyetle kötü davranan ama bunun farkında olmayan insanlardan oluşan bir toplumuz. Niyetimizde kötülük yok. Fakat tarihsel olarak kültürümüz denetim odaklı korku kültürü olarak geliştiği için çocuğun özünü geliştirme yerine, onun davranışını kontrol etmeye,denetlemeye niyet etmiş, önem vermişiz. Çocuğu geliştirip özgür bir birey olması için çabalamak yerine kalıplayıp emir kulu yapmaya çalışmışız. İşte bu yüzden farkında olmadan çocuklarımızın canını yakıyoruz ve yakmaya da devam ediyoruz
Daha fazla çabalamak zorundaydı. Hep istemediğini zannettiği hayatı istemek zorundaydı. Bu kütüphane nasıl ondan bir parçaysa, bütün hayatları da öyleydi çünkü. O hayatlarda hissettiği her şeyi hissetmemiş olabilirdi ama o potansiyele sahipti. Olimpiyatlarda yüzmesine, seyyah olmasına, şarap üreticisi, rock star, gezegeni kurtaran bir buzul bilimci, Cambridge mezunu, anne ve milyonlarca başka şey olmasına yol açan fırsatları kaçırmış olabilirdi ama o insanların hepsi bir bakıma yine de oydu. Hepsi oydu. Müthiş başarılar elde etmiş olabilirdi ama bunu düşünmek eskiden olduğu gibi depresyona sokmuyordu onu. Bilakis. İlham veriyordu. Çalışıp çabaladığında neler olabileceğini görmüştü çünkü. Yaşadığı hayatın da aslında kendine ait bir mantığı olduğunu görmüştü. Abisi yaşıyordu. Izzy yaşıyordu. Lise öğrencisi bir çocuk başını belaya sokmaktan onun yardımıyla kurtulmuştu. Hayatın bazen bize tuzak gibi gelmesi aslında zihnin oynadığı bir oyundu. Mutlu olmak için üzüm yetiştirip şarap üretmesi ya da gün batımını California’da izlemesi gerekmiyordu. Büyük bir evinin ve mükemmel bir ailesinin olması da gerekmiyordu. Yalnızca potansiyele ihtiyacı vardı ve potansiyelden bol bir şeyi yoktu. Bunu neden daha önce görememişti ki?
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Aşk, miskinlikten ölür, beden tembelleşir, arzu için çabalamak yerine dinginliği tercih eder.
Sayfa 212Kitabı okudu
"Gelin benim dostlarım, Çok geç değildir henüz yeni bir dünya aramak için... çünkü benim amacım Ölünceye kadar yelken açmaktır ötesine gün batımının... ve Eski günlerdeki gücümüz olmasa da artık O yeri göğü titreten, biz yine de biziz; Hala mangal gibi yüreğimiz var, Zaman ve kader yıpratsa da bizi, irademiz kuvvetli Çabalamak, araştırmak, bulmak ve pes etmemek için."
Daha fazla cabalamak zorundaydi. Hep istemedigini zannettigi hayati istemek zorundaydi. Bu kütüphane nasil ondan bir parçaysa, bütün hayatlari da öyleydi cünkü. O hayatlarda hissettigi her seyi hissetmemis olabilirdi ama o potansiyele sahipti. Olimpiyatlarda yüzmesine, seyyah olmasina, sarap reticisi, rock star, gezegeni kurtaran bir buzul bilimci, Cambridge mezunu, anne ve milyonlarca baska sey olmasina yol açan firstlar kaçirmis olabilirdi ama o insanlarin hepsi bir bakima yine de oydu. Hepsi oydu. Müthis basarilar elde etmis olabilirdi ama bunu düsünmek eskiden oldugu gibi depresyona sokmuyordu onu. Bilakis. Ilham veriyordu. Calisip cabaladiginda neler olabilecegini görmüstü cünkü. Yasadigi hayatin daaslinda kendine ait bir mantigi oldugunu görmüstü. Abisi yasiyordu. Izzy yasiyordu. Lise ögrencisi bir çocuk basini belaya sokmaktan onun yardimiyla kurtulmustu. Hayatin bazen bize tuzak gibi gelmesi aslinda zihnin oynadigi bir oyundu. Mutlu olmak icin üzüm yetistirip sarap üretmesi ya da gün batimini Californiada izlemesi gerekmiyordu. Büyük bir evinin ve mükemmel bir ailesinin olması da gerekmiyordu. Yalnizca potansiyele ihtiyact vardi ve potansiyel den bol bir seyi yoktu. Bunu neden daha önce görememisti ki?
Dışarıdan bir etkiyle başına bir şey geldiği için üzülüyorsan, aslında üzüldüğün şey o değil, ona dair yargındır ve bu yargıyı ortadan kaldırabilirsin. Eğer seni üzen şey kendi karekterinden kaynaklanıyorsa, ona dair yargını düzeltmene ne mâni olabilir? Benzer şekilde eğer seni üzen, sana sağlıklı ve doğru gelen bir eylemi yapmamaksa, neden daha fazla çabalamak yerine üzülüyorsun?
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.