Eser, dönemin Rusyası, aristokratları, burjuvazisi hakkında hem bilgiler hem yergiler hem de zaman zaman Puşkin'in hayatından izler taşıyan roman, öykü ve gezi yazısından oluşan toplamda 11 kitabın birleşimi.
Anlatı dili henüz şiirsel anlatımdan ayrılmamış olan Rus edebiyatı, Puşkin eserleriyle farklı bir yön kazanmış ve bu eserler Rus edebiyatı okumak isteyenlere başlangıç olarak okunması tavsiye edilen eserler arasında yer almış.
Genel hatlarıyla akıcı, yalın, betimlemeden uzak, zaman zaman okuyucuyla göz teması kuran, mizahi yönü de olan bir tarzda.
Büyük Petro'nun Arabı, dönemin siyasi Rusyasını anlatıp aristokrasi ve ahlak eleştirisi yaparken Puşkin'in dedesinden de izler taşıyor.
Dubrovski'ye kadarki öykü ve romanlarda da genel olarak kadınlar bencil ve vurdum duymaz bir tavır sergilerken sonrasında gururlu ve kararlı Rus kadını vurgusu yapılıyor.
Özellikle başlarda yarım kalmış ya da ucu açık bırakılmış öyküler de var, yeşilçam tadında öyküler de. Karakterlerde yoğun Fransa etkisi de sık sık karşımıza çıkıyor.
Öykülerde favorim Tabutçu oldu ve daha uzun anlatılmış olmasını diledim, romanlardaysa halk ayaklanması ve arka plandaki aşk anlatımıyla Dubrovski'ydi. Erzurum Yolcuğu da merak ettiğim ve şaşırtan bir eserdi, bu kitap içinde bulduğuma memnun oldum.
Böylece Puşkin ile tanışmış oldum, arada kronolojik olarak denk geldiği için Yevgeni Onegin'i de okudum ve Puşkin'e doydum diyebilirim. Ataol Behramoğlu çevirisi de kitaba yazdığı önsöz de okuma keyfini arttırıyordu.