“Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.”
Zweig’ın okuduğum ikinci kitabı olan Satranç yukarıdaki alıntıyı iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir eser. Size Dr B. ile hiçliğin ne olduğunu anlatmıyor resmen hissettiriyor. Çaresizce aynı masanın,aynı yatağın,aynı lavabonun,aynı duvar kağıdının bulunduğu aynı odada hiçliği öğreniyorsunuz. Sonra bu hiçlikte kaybolmamak için size umut olan şeyin sizi hastalık derecesine nasıl yaklaştırdığını görüyorsunuz .İnce bir kitap olmasına rağmen sizde öyle bir etki bırakıyor ki sanki aslında kitapta Dr B. kendi düşünceleriyle çatışmıyor da çatışan sizsiniz . Cümlelerin tekrarlanışı sanki kendine bazı düşünceleri kabul ettiriyormuş gibi bir izlenim bırakıyor ama onunla birlikte siz de kabul edin neler yaşadığını hissedin istiyormuş gibi. Anlatıcının yaptığı gözlemler ve gösterdiği soğukkanlılık sizde herkesi gözlemleme ve ruhsal çözümleme isteği oluşturuyor. İnsanların ruh çözümlemeleri bende hep bir merak uyandırdığından Zweig ile tanıştığım için aşırı mutluyum . İki kitabını okuduktan sonra istemsizce bu kadar iyi ruhsal çözümleme yapmış insanı çözümleme isteğiyle dolup taşıyorum.