Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

gürkan

..Hiç deneme Cibril'i düşünmeden Asla yaşayamazsın Seni uçurmazsa yandın Kuşları da uçuran Ey şair! Ey dilenci! Kanatsız, mızmız, sözün köpeği Tiryakilik peşinde geceleri Günün ortasında karmanyolacı. Sana değil Davud'a yaraşıyor sapan Korkun var bölük pörçük Ümidin çatal çatal Baka gör bunların arasından Hangi yer sana ayrılmış Hangi yare senlik birşey bırakmış Çalap
Reklam
Ölüm ölüm Gündelik sözlerimiz arasında Geçecek kadar kaba
Yüz kişi bana övgüde bulunsa Bir gönül sahibinin zevki yeter bana

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
mahi
Bunlar senin, Yağmurdan sonraki toprak kokun, Hepsi bu.
Kelebek şiiri, h.Kitabı okuyor
Bir çiçek var. Sanırım o beni evcilleştirdi.
Reklam
Ey hastalık vasıtasıyla hayrat yapamamaktan şekvâ eden hasta! Şükret. Hayrâtın en hâlisinin kapısını sana açan, hastalıktır.
azgın yahudi...
-Benî Kaynuka Oymağının Şımarıklığı ve Akıbeti- Medine'nin kıyısında pek zengin bir oymak vardı. İçlerinden birçokları kuyumculuk yaparlardı. Benî Kaynukâ', denirdi bu Mûsevî kabileye, Kızmışlardı müşriklerin yedikleri hak silleye. Bir müminin hanımına biri bir gün sataşmıştı, Kadın, "Defol!" dedikçe, o, haddi aşmış ve taşmıştı. Kadıncağzın imdadına yetişerek bir müslüman, Haklamıştı kuyumcuyu, işin sonu oldu yaman. Yahudiler, zavallıyı yakalayıp linç ettiler! Hadise, çok genişledi, Peygamber'e gitti haber. Geldi, öğüt verdi, fakat, dinleyen yok işe bakın, "Sen..." dediler, "Bizi, Kureyş oymağına ölçme sakın! Sizinle bir tutuşursak, gücümüzü anlarsınız!" Bu, ne büyük küstahlıktı, bu ne çalım, bu ne ağız! Kalelere çekilerek şımardılar, laf attılar, Müminler, bu azgınları inlerinde kuşattılar. Onlar, dört yüz piyadeyle üç yüz zırhlı cengâverdi, Fakat, Allah, kalplerine birdenbire korku verdi. Şam iline göçmek için müsaade istediler, "Yurdumuzu, malımızı bırakalım biz!" dediler. Müsaade buyrulunca Medine'den defoldular. Müminler de azgınların şerlerinden kurtuldular.
"O yanıp yakılmış âşık can verdi de ses çıkarmadı"
Uğrunda
Bir de bütün bu kanaat tanımları üzerinde bir tanım var ki o da hakikat ehline, velilelere ait: "Kanaat, kendisine alışılan, yakınlık kesbedilen şeylerin bulunmaması halinde bile huzur ve sükûnet içinde olmaktır." Elde bir şeyin olup olmaması önemli değil, önemli olan kalbin bu yokluklar karışısında göstereceği tavır.
Reklam
Halbuki dert sadece ehline anlatılır. Geleneğimizde bunun karşılığı âriflerdir.
Halbuki hayat bir rüya gibidir, sessizce geçer ve geçtiğini bize hissettirmez.
Öyleyse insan en çok kendinin gafletindedir diyebiliriz.
İnsan genelde gafildir. Burada gafili, insanın kendini kaptırdığı birtakım olay ve vesileler sebebiyle yıllardır yolunu beklediğini kaçırması anlamında kullanıyorum.
Gaflet, etrafında vuku bulan olayları farkedememe, dalgınlık, dikkatsizlik ve basiretsizlik anlamlarına geliyor.
209 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.