Öyle zamanlarım olur ki beni sessizce bekleyen odama giderken, bu her akşamki yürüyüş beni sıkar,boğar ve ben caddeyi örten kalın kar tabakasının üstüne uzanarak orayı nefesimle eritmek, ta toprağa kadar bir delik açmak isterim. Evin kapısını her akşamki gibi anahtarla açmak, sonra kapamak, karanlık koridorda yavaşça ilerlemek, merdiven basamaklarını ayaklarımın ucuyla aramak, -ki onları saymış ve ezberlemiştim ve dönemeç yerlerinin kaçıncı ayaktan sonra geldiğini gayet iyi bilirdim- nihayet odama girmek… Bütün bunlar beni deli eder. Bir kere de başka şeyler yapabilmek için mesela balkona tırmanmak, pencerenin camlarını kırarak içeri girmek ihtirasını duyarım.
"Biliyor musun Kokytos, sevgi iyileştirir diye diye zehirli kişilikleri iyileştirme yolunda öldürülenler var. Yine konuşmayı bilmeyenler ve laftan sadece görünen kısmı anlayanlar yüzünden...
Sevgi iyileştirir ama her şeyi veya herkesi değil. Sevginin iyileştirmediği insanlar var.
Sana kötülük ettiğinde bile nezaketle dönüt verdiğinde,
Anası tek başına söyledi:
"Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır."
Babası fısıldadı:
"Asıl ölüm unutulmaktır."
Amcası ilâve etti:
"Unutmak da ölmektir."
İsa Beğ devam etti:
Hayat birkaç hâtıradır."
Balâ Hatun bitirdi:
Hayat ölümün başlangıcıdır."
Söylesene, deli siktin mi hiç? Yaşanması gereken bir deneyim. Soktuğum andan itibaren abuk sabuk konuşmaya başladı. Sana tam olarak tarif edemem, ama onu sikmekte olduğumu bilmiyordu sanki. Sikişirken elma yiyen bir kadınla birlikte oldun mu bilmiyorum, ama bunun insanı nasıl etkileyeceğini tahmin edebilirsin. Bin kat daha kötüydü . Sinirlerim bozuldu ve kendimi de biraz tuhaf bulmaya başladım… Buna inanmakta zorlanacaksın, biliyorum, ama gerçek. Bitirdiğimizde ne yaptı biliyor musun? Kollarını boynuma dolayıp bana teşekkür etti… Bekle, henüz bitmedi. Sonra yataktan kalkıp ruhum için dua etti. Tanrım, bunu o kadar iyi hatırlıyorum ki. Lütfen Mac’in daha iyi bir Hıristiyan olmasını sağla dedi. Ben de inmiş kamışımla yatmış onu dinliyordum.