Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Demigod

Ölmek üzere olan bir insanı cezalandırmak için mi?
Öyleyse bir veremliyi yalnızca kaçamasın diye mi prangalarıyla yatırıyorlar? Hayır, hiç de. Pranga bir aşağılama, küçük düşürme, fiziksel ve ruhsal baskı aracıdır.
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
Bir insanı ezmek, yok etmek isteniyorsa, ona en korkunç cezayı vermek gerekir; öyle bir ceza ki, en korkunç caniyi bile korkudan titretsin, kendisine verilen cezayı duyar duymaz cani ürksün; bunun için ona verilecek zorunlu çalışmanın tam anlamıyla, gereksiz, anlamsız olmasını sağlamak yeterlidir... ——— Ama her zorunlu çalışmanın içinde bir ölçüde bu çeşit bir işkence, anlamsızlık, küçük düşürme, utanç olduğu için, kürek cezası da insana her çeşit özgür çalışmaya oranla çok daha acı verir.
Belki yanılıyorumdur, ama bence bir insan en iyi gülüşünden tanınabilir. Yeni tanıdığınız bir insanın gülüşünden ilk anda hoşlandıysanız, çekinmeden onun iyi bir insan olduğunu söyleyebilirsiniz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hep yeniden ümit etmek, hep yeniden güvenmek, hep acı bir şekilde yanılgıya uğramak, başka türlü nasıl olabilir ki? Aksine güvensizlik, kötü kuşkular, nefret, intikam duygusu insanın ruhunda yuvalanmalı mı? Eğer öyleyse, sıcacık güven duygusu ve saf iyi kalplilikte kendini gösteren gerçek insani ilkenin bütün izleri eriyip gitmeli mi? Hayır! Senin güler yüzün, tatlı sözlerin beni kandıramaz, belki de ruhunun derinliklerinde bana karşı hak etmediğim bir nefret gizlenmiş olabilir; gene de ben seni dostum olarak kabul edeceğim, sana elimden geldiğince iyi davranacağım, sana ruhumu açacağım; çünkü bu beni rahatlatıyor, eğer beni hayal kırıklığına uğratırsan, o anda yaşayacağım acı duygular geçmişteki güzel bir rüyanın mutluluğu yanında önemsiz kalacaktır.
Sayfa 187Kitabı okudu
Kendime zamanın ipini koparma diyorum. Ama bu hiç kolay değil. İnsan uyuyakalıyor, uyanınca aradan aylar geçmiş gibi oluyor. Zamanı nerede bıraktığını hatırlamak çok güç.
Sayfa 14 - EkmelKitabı okudu
Reklam
Kısa bir süreliğine bir kristalin içinde tutsak.
Etrafını saran her şey ışıltılar içinde titreşir, sarsılır, sallanır -ve sen hiç hareket etmeden, kıpırdamadan sanki seni sıkıştıran kaskatı donmuş bir eterin içinde yüzüyor gibisindir, öyle ki ruhun cansız bedenine hükmünü geçirmeye boş yere çabalar. Tonlarca yükün ağırlığı altında göğsün giderek daha da sıkışır -her nefes alışında o daracık yeri dolduran havayı biraz daha tüketirsin -damarların şişer, feci bir korkuyla içini sızlatan bu ölüm kalım savaşında sinir uçların kanayarak seğirmeye başlar.
Sayfa 104Kitabı okudu
Ruhumuzun bize çok kez en azından rüyalarımızda açtığı bu alemde, her gün karşılaştığın, deyim yerindeyse gündelik hayatta aşina olduğun görüntüleri ayırt etmeye çalış! O zaman bu muhteşem alemin aslında sandığından çok daha yakınında olduğunu fark edeceksin.
Sözlü dünya benden ayrı dururdu hep. O zaman bir kuşku düşerdi içime. Başkaları, bu sözlü dünya ile duygu dünyaları arasında bir birlik kurabiliyorlar mıydı gerçekten? Yoksa bir yalancılığı mı sürdürüyorduk hepimiz?
Bana öyle gelen şeyle, gerçekten olan şey arasında benim bakımından fark yoktur. Hatta gerçekten olan değil, bana ulaşabilendir yalnız önemli olan.
Her şey değişiyor, değişiyor. Hiçbir şeye sahip olamazsınız... Hele şu ana hiç sahip olamazsınız - eğer onunla birlikte geçmiş ve geleceği de kabul etmezseniz. Yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda geleceği de, yalnızca geleceği değil, aynı zamanda geçmişi de! Çünkü onlar gerçek: şu anı gerçek kılan yalnızca onların gerçekliği.
Sayfa 298 - ShevekKitabı okudu
Reklam
Gelgelelim rastlantının matkap uçları elmastandır ve içinde bolca tehlikeli tuzak barındıran kader, hiç umulmadık bir yerden kendine bir kapı bulmayı bilir ve kaya gibi sert mizaçları bile temelinden sarsarak darmadağın eder.
Sayfa 26 - LeporellaKitabı okudu
Bilmem size de hiç oldu mu?.. Bazen insan bir kitapta kendisinin de aklından geçmiş bir fikre, ta derinden hatıra gelen silinmiş bir hayale rast gelir ki bu, en ince hissinizi anlatıyor sanırsınız.
Anlama gücü, ruh güzelliği olmadan, hizmeti çok bir çırak gibidir; bu çırak ustanın yapmak istediği bahçe için ham odundan kendisine önceden çizilmiş çiti örer ve işlenmiş değnekleri birbirine çiviler. Anlama gücünün bütün işi, zorunlu iştir. Düzenleyerek bizi saçmalıktan, haksızlıktan korur; ama saçmalıktan ve haksızlıktan korunmak, insan mükemmelliğinin en yüksek basamağı değildir.
Aman Tanrım, diye bağırdım ve içimdeki bütün hayat uyandı, uçup gitmekte olan şimdiyi tutmaya çalıştı. Ama o geçmişti, yoktu!
Bilinmeyenin karanlığına, herhangi bir dünyanın soğuk yabanına kendimizi atmak isteriz. Bu mümkün olsaydı, güneş bölgesini terk eder, yalancı yıldızın sınırlarını aşarak dışarıya atılırdık.
Sayfa 23 - Hyperion’dan Bellarmin’eKitabı okudu
Belki anlatmaya gelir bir yapısı yok bu öykünün, birkaç sözcüğü zar zor doldurur, ama ben onu uzun uzun yaşadım. Önemli olan budur.
Sayfa 254 - Aktör BilalKitabı okudu
Reklam
En umutsuz zamanlarında gökyüzüne bakardı hep; sanki umutsuzluğun, kederin, talihsizliğin gökyüzünde hiçbir yeri olmadığını düşünmekten gelen gücü arar gibi.
Sayfa 186Kitabı okudu
Sözlerimi ciddiye al, bilgince yorumlar yapma, ne diyorsam onu dinle, ne söylersem yalnız o söylediklerimi anla, altında başka şeyler aramaya kalkma. Öyle bir şey yaparsan asıl o zaman delirebilirim.
Sayfa 152 - NigârKitabı okudu
Kötülükler hayal sınırlarını aşabilir ve böylece hayalden de inanılmaz, tüm gerçekdışı bir nitelik kazanabilirlerdi. Düzensizlik, aklı aşan bir düzen oluverirdi.
Tam anlamıyla bir yolcuydum —bir şeytan gibi peşimi bırakmayan sinirli bir huzursuzluktan başka bir yolculuk sebebim yoktu.
Sayfa 35 - Şişede Bulunan NotKitabı yarım bıraktı