Çocukluğundan itibaren dinine bağlı yetiştirilmiş Bilâl ve sokağa taşınan bir ailenin kızı Feyzâ'nın birbirlerine aşık olmalarıyla başlıyor kitap. Ama kitap sadece aşk üzerine kurulu değil. Bu aşkla değişen Feyzâ'nın dine yönelmesi ile aslında dinin nasıl yaşanması gerektiğini, nasıl yozlaştığımızı anlatıyor bu kitap.
Gelelim kitapla ilgili görüşlerime. İslam ile ilgili kafamdaki sorulara mantıklı cevaplar buldum. Ayrıca son dönemde dinin yanlış anlatılması ve benim sorgulamamamdan kaynaklı önyargımı da ortaya çıkardı ve çoğunu da yok etti.
Yalnız kitapta beni rahatsız eden bir sahne vardı. Bilâl'in annesi oğlunun bir kız arkadaşı olduğunu sanıyor ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:
"Bilâl: Başı gerçi açık, ama korkma, zannettiğin gibi mini etekli değil anacığım...Bacağında pantolon var.
Kadın, bu söz üzerine perişan bir hâlde ellerini yüzüne kapadı:
Annesi: Pantolon mu dedin? Aman Allah'ım, Bilâl! Demek senin fikrini çelen, şu palyaço kılığındaki pantolonlu meymenetsiz nesnelerden öyle mi?"
Evet pantolon İslam'a göre kadınlar için uygun bir kıyafet olmayabilir fakat pantolon giydi diye kadına 'meymenetsiz' , 'palyaço kılıklı' veya 'nesne' demek sizce dinimizce ne kadar doğru? Kadını el üstünde tutan dinimizi yazarın sadece pantolon giydiği için bu şekilde tepki veriliyormuş gibi anlatması beni fazlasıyla rahatsız etti. Kadını sadece bir obje olarak gören bu zihniyetten çıkabilirsek umuyorum birçok şey de değişecektir.