... O kadar basit ki aslında hayat denilen havuz problemi. Havuzu dolduran muslukla, boşaltan arasındaki dengeyi tutturman için önce taşmasını beklemek gerek diyor, belki de... Baslarda kontrolsüz umursamazlıkla sonuna kadar açtığın dolum vanasının hızına, ne zamanki küçük gider deliğinin yetişmediğini anlıyorsun o vakit aklin başına geliyor. Denge, seviye sana bağlı tabii ki. Aklini başına devşirmeye başladığında, elinin ayarı da yerine geliyor belkide. Ama simdi havuzun neden taştığına bakmak lazım. Bundan sonraki ayarı tutturmak için bugüne kadar önce doldurduğun miktarı gözden geçirmen lazım.
"Bir erkek bir kadını bu denli çok sevmemeli. Sevgide, Juan Francisco'da olmayan, akıllıca bir denge olmalı. Bir kadının sevilme gereksinimi ile ne kadar sevildiğini bilmemesi arasında hassas bir çizgi olduğunu öğrenmeli."
“... Güzel ve çirkin. Zıtlıkların uyumu.”
Zorlukla yutkundum.
“Hiç aynı huylu insanların birlikte yaşadığını gördün mü? İyi ve kötüyü birleştirir kader, güzelle çirkini, ahlaklıyla ahlaksızı, kısayla uzunu, şişmanla zayıfı. Ve denge bozulmamış olur.”
"Siz benden hiç özür dilediniz mi? Onca kavgada hiç mi haklı olmadım, haklı çıkmadım? Kimsenin benden özür dilediğini hatırlamıyorum. Yapmayın n’olur, denge demiyorum, artı sapmalar varsa illaki eski sapmalar da vardır diyorum. Hiçbir şey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz diyorum, su 100 derecede kaynar, ısınan hava yükselir diyorum, yani en azından müdahale edip hayatımı yanlış yönlendirdiğiniz için özür dilemeliydiniz diyorum. Diyorum, diyorum… İşin boktan yanı, demek istediklerimi gözlerinin içine bakarak anneme, babama, kardeşime, kocama, sevgilime diyemiyorum. Sadece tek yumurta ikizimle mi ilişki kurabilirim, ne yani?"
tabutmag; Edebiyat kisvesinde asiri sanat; Aralik, Ocak, Subat; 03Kitabı okuyacak
Bir savaşta düşman bertaraf edildiği anda bir denge boşluğu oluşur ve yeni bir düşman biçimlenmeye başlar. Sol'u yok edersen Sol olmaya başların. Bataklık gibidir ve pek çok büyük adam bu denge değişiminin tuzağına düşmüştür. Siyaset, savaşlar, davalar - binlerce yıldan sonra bir çuval boktan başka bir şey yok elimizde. Düşünmeyi öğrenmenin zamanı geldi.
"Bizim şu prensiplerimiz amma da gurur ve gözü bağlanmışlıkla dolu! Görüşlerimiz, hiçbir fikrimiz olmayan şeyler, bilgi konusunda en ufak sezgimiz bile yok, inanç konusunda, aşk konusunda umut konusunda… Bu konulardan çok söz ediyoruz, ne var ki boş konuşuyoruz. Yeterince sağlam bir dayanağımız yok, ne bağlamı biliyoruz ne de her şeyin temeli olan sistemi. Bir kavram ya da bağlamından ayrılmış bir sözcük kapıyoruz ya da bir düşünce biçimi sonra onun üzerine ardı arkası kesilmeyen bir şekilde konuşup dururuz. Sözde düşünce sürecimiz psikoterapiden başka bir şey değil, delirmemek için, ruhsal denge hakkına sahip olduğumuz illüzyonunu ayakta tutmak için uyguladığımız bir psikoterapi. Ne kadar da değersiziz!"
Bir Noel Şarkısı / Charles Dickens
Evrenin Şarkısı
Hayat üzerine yazılmış pek çok etkileyici kitapla karşılaşmışızdır. Bunlar hepimizin yaşadığı, yaşayabileceği veya çevremizde görebileceğimiz olgu ve davranışları, etkileyici bir şekilde önümüze koyar; bir ayna görevi görür adeta. Körlüğümüze şaşırıp kaldığımız zamanlardır bunlar.
İngiliz yazar