Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nerdesin dünya? Nereye gittin? Üzerine attığımız iki avuç toprağın altında olduğunu söyleme bana! Oraya bıraktığımız, ruhundan ayrılmış bir kemik yığınıydı yalnızca. Gittiğin yerleri anlat bana... Rahat mısın oralarda? Beni özlüyor musun? Hepsinden önemlisi aradığın huzuru buldun mu? Bir köşeye gizlenip görünmez yüzünle bizleri izliyorsundur belki. Gördüğün gibi, kimseler anlamıyor beni. İçinde debelendiğim, uçsuz bucaksız bir boşluk değil, hiçliğin ta kendisi! Fark edemiyorlar. Bir sen varsın dertlerime derman olacak, sana da ulaşamıyorum ki...
derdin kendindendir bilmiyorsun derman yine sendedir görmüyorsun koskoca alem içine yerleştirilmiş sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun hz.Ali
Reklam
"Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor…” Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?” Sabahattin Ali
Bu kadar yüksekten düşen bir insanın aşağı dikine indiği pek görülmüş değildi. Başrahip de boşluğun içine atılınca ilkin iki elini ileriye uzatmış olduğu halde tepesi aşağı düştü. Sonra kendi üzerinde birkaç defa döndü. Rüzgar onu bir evin damına doğru götürdü. Fakat dama ulaştığı zaman henüz ölmüş değildi. Quasimodo Başrahibin evin çatısına tutunmaya çabaladığını gördü. Fakat çatı çok dikti, papazda da derman kalmamıştı. Yerinden kopan bir kiremit gibi çatının üzerinden hızla kaydı ve kaldırımların üstüne düştü. Orada artık kımıldamadı.
"Gel ey gül, gel, derdime derman ol bu gece / Gel ey gül, gel, aşkıma ferman ol bu gece!"
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş, Delil sorardım aslıma aslım bana delilmiş. _Niyazi-i Mısri
Reklam
Ne zor şeymiş Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika`ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: “Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor…" Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar zor, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı?
Sayfa 1 - Ali Baba Kırk Haramilere Karşı - Haftalık Siyasi Mizah Gazetesi Yıl:1 Sayı:1 25.11.1947
Türkü bin yıl öteden geliyor... Uzaktan dağlardan, Çukurovadan, denizden geliyor. Denizin tuzu, çamın sakızı, yarpuzun kokusu bulaşmış. Öyle bir türkü. "Gel benim derdime," diyor, "bir derman eyle. Alemler derdine derman olansın." Bir an duruyor, bu sefer saz büyüyor. Saz tekrar ediyor: "Derman olansın." Sonra gene başlıyor Sefil Ali: Her nere baktıysam yarimi gördüm. Elleri duruyor. Sazın üstüne yumulmuştur. Uyumuş kalmış gibi. Birden başını kaldırıyor. Eli sazın üstünde uçuyor. Dağlar taşlar uçan kuşlar. Bir fırtına gibi çalıyor, söylüyor. Adımı dersen de Sefil Aliyim Bir gün akıllıysam yüz gün deliyim Üstü köpüklenmiş bahar seliyim Başı pare karlı dağdan gelirim
424 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gençleri polisiyeye yönlendirebilecek çerez niteliğinde okunabilecek bir roman. Roman bittikten sonra kendimi ister istemez örümcek üzerinde küçük çaplı da olsa araştırma yaparken bulmuştum.
Kara Büyü
Kara BüyüMaxime Chattam · Doğan Kitap · 2006530 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.