Geceleri, yatağımdayken görüler gelir üzerime. Rüya gibi başlar, titremeler içinde uyanmama sebep olan kucaklamaların izini sürerler. Uyanık yatarım, yine de gelmeye devam ederler; bir ensede yanıp sönen kıvılcım, bir kalça kemiğinin aşağıya kıvrılan eğimi. Bana dokunmak için uzanan pürüzsüz, güçlü eller. O elleri tanıyorum. Yine de burada, gözkapaklarımın karanlığı ardında bile umut ettiğim şeyi adlandıramıyorum. Gündüzleri huzursuz oluyor, yerimde duramıyorum. Ne var ki yaptığım yürüyüşler, söylediğim şarkılar, tutturduğum koşular bu görüleri uzakta tutamıyor. Gelmeye devam ediyorlar, duracak gibi değiller.