Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyda

Demokratik sistemin ve kamu tarafından finanse edilen eğitim ve araştırmanın varlığı devam etmeseydi, mevcut öğretmenlerin ve entelektüellerin çoğu işsiz kalacak ya da gelirleri bugünkü seviyesinin küçük bir kısmına düşecekti. Yılda 100 bin dolara Ebonik'in tümcebilimini, sivrisineklerin aşk hayatını ya da yoksulluk ve suç arasındaki ilişkiyi araştırmak yerine, 20 bin dolara patates yetiştirme bilimini ya da benzin pompası işletme teknolojisini araştırırlardı.
Reklam
Thomas Hobbes, eğer bağımsız bir üçüncü taraf -tabii ki devlet- aralarında barışı sağlamasaydı, insanların sürekli olarak birbirlerini boğazlayacaklarını varsaymıştır. Bunun ne kadar ilginç bir kurgu olduğunu hemen fark edersiniz. İnsanların kötü kurtlar olduğu varsayılır ve üzerlerinde üçüncü bir kurdun hüküm sürmesi sağlanırsa koyuna dönüştürülebilirler. Eğer bu üçüncü taraf da bir kurtsa, ki öyle olması gerektiği açıktır, o zaman iki birey arasında barış yapabilse bile, bu açıkça yöneten kurt ile şu anda birbirleriyle barış içinde işbirliği yapan iki kurt arasında kalıcı bir savaş olacağı anlamına gelir.
Demokrasi, Keynes'in yalnızca hayalini kurduğu şeyi başarmıştır: "rantiye sınıfının ötenazisi". Keynes'in "uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız" ifadesi, çağımızın "şimdiki zaman odaklı hedonizm" şeklinde adlandırabileceğimiz demokratik ruhunu tam olarak karşılamaktadır. Kişinin kendi hayatının ötesini düşünmemesi sapkınlık olsa da, bu tür bir düşünce alışıldık hâle gelmiştir. Demokrasi, proleterleri yüceltmek yerine, elitleri proleterleştirmiş ve kitlelerin düşünce ve yargılarını sistematik olarak sapkınlaştırmıştır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Monarşiye karşı tarihsel muhalefeti motive eden, adaletin şişirilmiş fiyatı ve kralların tekelci yargıçlar ve barışın bekçileri olarak antik hukuku saptırmalarıydı. Fakat bu olgunun nedenleri konusundaki kafa karışıklığı sürüp gitmiştir. Sorunun elitler ya da soylularla değil tekelcilikle ilgili olduğunu doğru bir şekilde kabul edenler vardı. Ancak bunların sayısı, hatalı bir şekilde sorundan hükümdarın elitist karakterini sorumlu tutanların, hukuk ve kolluk tekelinin sürdürülmesini savunanların ve sadece kral ile son derece görünür kraliyet şatafatı yerine "halkın" ve "sıradan insanın" sözde ahlâklılığının ikame edilmesini isteyenlerin sayısından çok daha azdı. Demokrasinin tarihî başarısı da buradan gelmektedir.
Ekonomik analiz esas itibarıyla şunlardan ibarettir: (1) Eylemin kategorilerinin anlaşılması ve değerler, maliyetler, teknolojik bilgilerdeki vs. değişimin anlamının anlaşılması; (2) bu kategorilerin, belli insanların fail olarak tanımlanması, belli nesnelerin eylem araçları olarak belirlenmesi, belli hedeflerin değer olarak tanımlanırken belli şeylerin maliyet olarak belirlenmesi şeklinde, somut anlamlar aldığı vaziyetlerin tarif edilmesi; ve (3) bu durumda icra edilen belli bir eylemin neticesinde meydana gelen sonuçların, veya bir fail için bu vaziyetin belli bir şekilde değişmesi neticesinde oluşan sonuçların çıkarımı. Ve bu çıkarım a priori olarak geçerli sonuçlara varmak zorundadır, yeter ki çıkarım sürecinin kendisinde bir kusur olmasın ve durumun kendisi ile onun içerisine sokulmuş değişiklikler önceden bilinsin ve eğer durum ile durum değişikliklerinin, tarif edildiği üzere, kendileri gerçeklik olarak tanımlanabiliyorsa hakikatle alakalı a priori olarak geçerli sonuçlara varılabilsin, zira bu durumda bunların geçerliliği en nihayetinde eylem kategorilerinin tartışmasız geçerliliğine geri döner.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Vergi koymak veya vergiyi artırmak, üretimden kaynaklanan parasal gelir akışının üretici için azaldığı, rolleri itibarıyla üretici olmayan ve sözleşmeye bağlı olmayan insanlar için arttığı anlamına gelir. Bu durum, üretici olmayan ve parasal olmayan gelir için üretime karşı, parasal getiri için üretimin göreceli maliyetlerini değiştirir. Dolayısıyla insanlar bu değişimi algıladıkları ölçüde, boş vakit tüketimine ve/veya takas amaçlı üretime başvurup, aynı zamanda parasal karşılık için giriştikleri üretken çabaları azaltırlar. Her durumda, para karşılığında alınabilecek mal üretimi düşer, başka bir deyişle paranın alım gücü azalır ve bunun sonucunda genel hayat standardı düşmüş olur.
Üretim araçlarının kullanımının yanlış belirlenmesi, aynı madalyonun iki yüzü gibi hem israfa hem de kıtlığa sebep olacaktır. Özel girişimcilerin kayyum elindeki üretim araçlarını almak için teklif vermesini engelleyerek, ve tabii ki bundan daha da kötüsü, tamamen yasaklayarak, kamulaştırılmış üretim sistemi, ortaya çıktığı andan itibaren iyileştirme fırsatlarının değerlendirilmesini engeller. Bir kere daha, bunun yoksullaşma sürecine katkıda bulunacağını söylemeye gerek bile yoktur.
Bu yüzden saldırganlığa dayalı bir mülkiyetin uygulanması, yatırım kararlarının azaltılarak tüketim kararlarının tercih edilmesi yönünde bir eğilime sebep olur. Daha sert bir ifadeyle, filozofların ayyaşlara dönüştüğü bir eğilime yol açar. Doğal mülkiyet haklarına müdahale tehdidinin sürekli olduğu durumda, bu eğilim de hem sürekli hem daha belirgindir.
Kapitalizm, haklı olarak kazanılmış özel mülkiyet, mülkiyet sahipleri tarafından ve yine onlar arasında özgür, gönüllü birliktelik, sözleşme ve alışveriştir. Bu haliyle anlaşıldığı üzere bir kapitalizm bugün dünyanın hiçbir yerinde bulunmamaktadır. Gerçekleşmemiş bir ideal olarak durmaktadır. Bazı zamanlarda ve yerlerde, toplumlar bu ideale yaklaşacak önemli ilerlemeler yapmış, bu çerçevede de refaha kavuşup gitmişlerdir.
Eğer Orta Çağ'ın mistikleri döneminde demirci dükkânında çalışıyor olsaydınız tüm geliriniz, günlerce çalışıp sonunda ortaya çıkardığınız bir demir çubuğun değeri kadar olurdu. Hank Rearden'ın fabrikasında çalıştığınızda günde kaç ton ray üretiyorsunuz? Aldığınız maaş çekinin sırf sizin fiziksel emeğinize karşılık olduğunu, o rayları kaslarınızın gücüyle ürettiğinizi iddia etmeye cesaret edecek misiniz? Sizin kaslarınızın değeri ancak Orta Çağ'daki o demircinin yaşam standardı kadardır. Geri kalanı Hank Rearden'dan size armağandır.
215 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.