Bu sabah uyanır uyanmaz saate baktım ve biraz okumak için vaktim olduğunu görünce dün akşam az bir sayfası kalan kitabıma sarıldım. Belki de kitabın kapağını kapattığımda onlarla böyle vedalaşacağımı hissettiğim içindi bu acelem...️ John Steinbeck' in kendi kişisel deneyimleri ve gözlemlerinin etkisini bolca hissettiğim bu roman, George ve Lennie adlı iki evsiz ve göçebe çiftlik işçisinin öyküsünü anlatıyor. Uzun zamandır birlikte seyahat edip çalışan bu ikiliden biri; ufak tefek akıllı, diğeri ise iri yarı görüntüsüne rağmen bir çocuk kalbi ve saflığına sahip. Ama Lennie, sevgi dolu kalbine rağmen iri cüssesinin de etkisiyle sevdiği şeyleri istemeden de olsa incitiyor ve bu yüzden gittikleri her yerden olaylı bir şekilde ayrılmak zorunda kalıyorlar. Oysa ikisinin de istediği tek şey kendilerine ait küçük bir toprak, başlarını sokabilecekleri bir ev ve Lennie 'nin o çok istediği tavşanlar... Kitabın konusunun geçtiği o çiftlik öyle gerçekçi resmedilmişti ki... Okuduğum her bir satırda o işçiler, yatakhaneleri, sarı tozlu araziler ve tüm karakterler gözümün önünde canlandı.
1930 lu yılların toplumsal gerçeklerinin de yer aldığı kitapta en çok ırkçılık, parasızlık ve işçi sınıfının durumu gözler önüne seriliyor. İnce bir kitap, dili oldukça sade ama buna rağmen okuduğunuz her satır sizi derin düşüncelere itmeye yetiyor... Mutlaka okuyun dediğim kitaplardan biri. ️