ve insan bir gün anlar ki; çok sevdiği her şey uçup gider, değişir yürekler, biter duygular. geride kalır müzikler, korkular, anılar. suçu olmayan tüm şeyler geride kalır. ama insan gider. çok sevse de gider.
lütfen, bütün bu hayat karmaşasının ortasında parlak ve sönmeyen yıldız olmaya devam et. sadece birkaç şey yol gösterici fener olarak kalıyor: şiir, sen ve yalnızlık.
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun
her şey yapılabilir
bir beyaz kâğıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konabilir
bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
onu yalnızca dokunarak, yalnızca
koklayarak bile tanırdım;
kör olsam bile nefeslerinden.
ayaklarının yere vuruşundan
tanırdım. ölmüş olsam bile,
tanırdım onu.
akhilleus'un küllerini benim
yattığım altın kupaya topluyorlar.
külleri benim küllerimin üstüne
düşünce hissedecek miyim?
sana kızgın değilim... sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum... sonra seni seviyorum... neden sevdiğimi bilmeden seviyorum... bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim„
Müzeyyen hiç flört etmiyordu. Gözlerini kaçırmıyor, heyecanlanmıyor, dili sürçmüyor, dudaklarını ısırmıyor, kendinden bahsetmek için küçük bir heves göstermiyordu. Ya beni etkilemek gibi bir derdi yoktu, ya da beğenilmeye çok alışkındı.
"tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. bunu sonuna kadar götüremediysen kabahat senin değil... bana hakikaten yaşamak imkânını verdiğin birkaç ay için teşekkür ederim. böyle birkaç ay birkaç ömür kıymetinde değil midir?"