Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ece

"Her düşündüğünü ifade edebileceğin gün senin torunlarının torunları bile ihtiyarlamış olacak. Şimdi sır ve korku devrindeyiz. İki yüzün olmalı, birini kalabalığa göstermeli, ötekini kendine ve Yaratıcı'na saklamalısın. Gözlerini, kulaklarını ve dilini korumak istiyorsan, gözlerin kulakların ve bir dilin olduğunu unut.
Sayfa 25
Reklam
Acaba Tanrı iyiliği insanın vermiş olduklarıyla mı yoksa verebilecek olduklarıyla mı ölçüyordu?
Sayfa 29
"Yaşamı bütün olarak görmek için tek yapman gereken şey, onu ölümlü olarak görmek. Ben öleceğim, sen öleceksin; başka türlü birbirimizi nasıl sevebilirdik ki? Güneş de bir gün sönecek, başka türlü nasıl parlamaya devam edebilir?"
Sayfa 166Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hayır, iş bölümü için fazla mekanik bir temel değil mi bu? İnsan işini ilgisine, yeteneğine, gücüne göre seçer. Cinsiyetin bununla ne ilgisi var?"
"İnanma yolunda ilk adımı atın. Merdivenin tamamını görmeniz gerekmiyor. Sadece ilk adımı atın."
Reklam
Bazı kimselere ne kadar yardım ederseniz o kadar tembelleşir, her şeyi sizden beklerler. Kendi kendilerine kalınca, ister istemez başlarının çaresine bakmak zorun da kalırlar
Neredeyse ağlayacak hale geliyorum ama neyin ağlattığını bilmeden. Dedemin öğrettiği çok eski bir Arap şiiri geliyor aklıma: Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise en sefil zamanında bile neşelidir.
Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.
Sayfa 235Kitabı okudu
- Semyon! - Ha? - Biz her şeyimizi veriyoruz da, neden hiç kimse bize bir şey vermiyor? ...
Reklam
Aşağıdakilerin yukarıdakilere duyduğu nefret, istemsizce gösterdikleri saygıdır.
Sayfa 158 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten sevmek, birini her neyse tam da öyle kabullenmek, başka türlüsünü hayal bile etmemek değil mi? Onu, daha iyisini, eksiksizini düşlemeden bağrına basma yetisi. Olduğu gibi.
Galiba zamanın göreceliği en çok aşkta, savaşta, bir de hastalıkta ortaya çıkıyor. Dünyanın kalanı için akrep üç aşağı beş yukarı benzer şekilde soksa da, bu üç grupta ayakta kalmaya çalışanlar için zehrini başka türlü akıtıyor. Ölüm anının bir ömrü hatırlamaya yetecek kadar uzun sürmesini ya da sevgiliyle geçen bir saatin bir dakika, ondan ayrı bir dakikanın bir yıl gibi hissedilmesini nasıl açıklar insan yoksa? Yahut hastaların, hasta yakınlarının akmak bilmeyen zamanın içinde ağır ağır eriyişini mesela.
Her şeyden önce, ne kadar insandık? Düşünüp anlamaya çalışmalıydık.
Gerçi ne fark ederdi ki? Ne de olsa, iyi ya da kötü, güçlü ya da zayıf, yaşamı seven ya da küçümseyen, herkes ölüyordu. Ölüyorlardı. Her şey ölüyordu.
120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.