İnsanlar açlıktan ölür, görmeyiz. Yardım çığlığı atarlar, duymayız. Bir yol ararlar yaşama tutunabilmek için, bilmeyiz. Ve tüm bunlara rağmen vicdanımızı susturmak için elimizde hiçbir şey olmadığına inandırırız kendimizi. Kendi yalanlarımızın sarhoşluğunda bir gün sıra bize gelene dek bekleriz. O bir gün gelir ve şöyle deriz: ‘Beni görecek, duyacak, halimi bilecek kimse yok mu? İnsanlığınızı nerede bıraktınız?’ Ve o an aklımıza gelir, pek çoğumuzun insanlığı üzerimizden çoktan atmış olduğumuz.
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar."
"Akıl sürekli meşgul olursa, zayıf cinsel dürtüler örtbas edilmiş, zayıf biçimde irademiz sınırında kalır. Kendine dayanak bulamaz. Tekrar şans bulma ihtimali boş kalmamız durumunda mümkün olur. Bundandır ki tembellik ahlaksızlıkların anasıdır."