Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Egemen Yardımcı
Egemen Yardımcı
@egemenyardimci
Ege Üniversitesi - İktisat
İzmir
İzmir, 28 Mayıs
295 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Tam bir başucu kitabı, mutlaka herkesin elinin altında olması gereken kitaplardan biri, ben severek okudum. İçinde birbirinden güzel özlü söz de mevcut, üstelik yaşanmışlıklar da cabası, okuyunca, sayfaları çevirdikçe, "evet aynısını yaşadım gerçekten" diyorsunuz. İlk kitabı bizim tanışmamız lazım kitabını da mutlaka edinip okuyacağım... Kitabı okuyup bitirdiğinizde yüzünüzde hoşça bir tebessüm kalıyor. Mutlaka okumalısınız, şiddetle tavsiye ederim, sanırım en çok alıntı bu kitaptan yazdım, neredeyse her cümlesi çok iyi ama...
Biraz fazla eleştiriye maruz kalmış bir kitap gibi görünse de yorumlardan anlaşıldığı üzere, bana göre çok keyifli ve duygu yoğunluğunun fazla olduğu bir kitaptı. Evet sayfa sayısından ötürü biraz uzunca bir sürede bitmiş de olsa, her satırını keyifle okudum ve özümsedim.
Konuya geçecek olursak Elsie genç yaşta kanser mücadelesi veren kocasını
Orphalese kentinde 12 gün kalan El Mustafa adındaki Ermiş'in bu 12 gün boyunca yaptığı halk ile sohbeti ve halkın ona sorduğu aşk, evlilik, çocuk, yemek içmek, çalışmak, ev, sevinç, keder, kıyafet, alım satım, suç ve ceza, yasalar, özgürlük, akıl, tutku, yaşam, acı, kendini bilmek, öğretmek, öğrenmek, dostluk, konuşmak, zaman, iyi ve kötü, güzellik, dua, haz, din, ölüm gibi konularda kendi deneyimlerinden yola çıkarak vermiş olduğu birbirinden güzel nasihatleri barındıran bu küçük baş ucu ansiklopedisini mutlaka okumanızı tavsiye ederim, bir solukta bitiyor kitap ama etkisi uzun süre zihninizde kalıyor... Ayrıca bu nasihatlerin günümüzde de güncelliğini koruduğunu ve hala büyük önem arz ettiğini belirtelim, iyi okumalar arkadaşlar. Zevkle okudum çok beğendim...
Okur Takip Önerileri
James adında başarılı, yakışıklı, genç bir bakanın kendisini çok seven eşini aldatması, hem de defalarca aldatması konusunu ele alan bir kitap. Gençlik yıllarında James ile Sophie'nin tanışma flashbackleri ile birlikte güzel bir kurgu sergilenmiş bu kitapta.
James gençken de uçkuruna düşkün genç ve yakışıklı biri, sürekli çapkınlık peşinde fakat bunu bilmesine rağmen James'ten hoşlanan Sophie, aradan geçen yıllar içinde James ile evlenir ve evli mutlu çocuklu bir yuva kurmuş olurlar kendilerine. Tabi Sophie böyle hissediyordur ve kocasına güveniyordur. Oysa James halen "her baldan bir kaşık" alma peşinde olup, bir gün toplantı sonrasında karısını aldattığı Olivia ile asansöre biner.
Olivia'nın avukatı da, gençken James ile ilişki yaşayan ve bu ilişkiden sonra yaşadıklarından utandığından ötürü ismini değiştirmiştir. Olivia her ne kadar yaşadıklarına ilişki demiş olsa da, Kate bu işin peşini bırakmayıp dava açar ve olayı tecavüz boyutuna taşır, Olivia'nın rızası yoktu vs şeklinde. Aslında Kate James'ten gençken yaşadığı o olaydan dolayı intikam alma peşindedir.
Kitabın kurgusu her ne kadar güzel olsa da psikolojik gerilim yerine dram denilebilir türüne, çünkü pek gerilim barındırmıyor kitap ve üstelik mahkeme salonunda geçiyor çoğunlukla. Günümüzde de James gibiler çokça var ne yazık ki, belli bir mevkiye gelmiş ama şımaran zengin züppeleri... İyi okumalar arkadaşlar.
Kitap çok karmaşık bir olay örgüsüne sahip, açıkçası kendimi tam olarak verip okuyamadım çok koptum okurken kitaptan, kim ölü kim canlı, hangisi hayal hangisi rüya, bana çok kopuk geldi, sanırım bu tarz romanları pek sevmiyorum bunu fark ettim. Başlangıcı güzeldi, babası Pedro Paramo'nun yaşadığı yere Comala'ya gelen Juan Preciado'nun kah köy yaşamından verdiği kesitler, kah gizemli hayaletlere sahip bir ortam, güzel bir başlangıç olsa da sonunu hele hiç beğenmedim diyebilirim, ayrıca karakter fazlalığı sebebiyle kim kimdir çok net anlaşılmıyor... Bu tarz romanları sevenler elbet vardır ama bana göre değilmiş bunu anladım...
Tek kelimeyle müthiş bir kitaptı, kurgusu ve akıcı anlatımı ile ilk sayfadan itibaren kendine çekti, başyapıt olmaya aday bir kitap diyebilirim...
Beryl ve Jordan kardeşler küçükken anne ve babasını kaybedip Hugh Amca sayesinde yetiştirilmiş pırlanta gibi çocuklardır. Babaları bir gün annelerini bir kafede bekler fakat annesi gelmez ve bir mesaj
Pek sevdiğim söylenemez, açıkçası beklentimi karşılamadı desem yeridir, çabucak bitti zaten, bol bol +18 içerik mevcut üstelik, aşk kitabı olarak alıp okuduk ama hayal kırıklığı diyebilirim. Eski donanma askeri bir kasabaya taşınıyor ve kocası yeni hapse giren güzel bir kadın ile R harfini söyleyemeyen çocuğu Charlotte'un yan komşusu oluyor ve olaylar gelişiyor...
Harika bir kitaptı kesinlikle, Yan Pasaj Yayınevi kitapları gerçekten bağımlılık yaratıyor, konusu, özlü sözleri, kurgusu ve sürükleyici oluşu ile okuyunca bitirmek dahi istemiyorsunuz diyebilirim, üstelik etkisi de günler sonra kalıyor bunu da belirtelim. Şiddetle tavsiye edilir bu güzel kitap...
Constance adında başarılı bir avukatın, sayılı
14 yaşında kızakçı bir kız çocuğu olan Victoria Secord, babası gibi başarılı bir kızakçı olma hayali ile büyümüş olup, babasının hayalini gerçekleştirmek istemektedir. Geçtiğimiz yıl babası Alaska'da bir gölde kaybolmuş ve boğularak ölmüştür. Victoria da babasının kendine olan güveni sayesinde kızak takımında şampiyon olup "Beyaz Kurt" ödülü almak için can atıyordur.
Ta ki Alaska ormanlarında kar üzerinde yatmakta olan yaralı bir genci bulana dek... Chris adında bu gencin başına aldığı darbeden ötürü başı yarılmıştır. Victoria ilk müdahaleyi hemen orada yapar ve Chris'in uyanması ile birlikte sağ olduğuna sevinir, nereden geldiğini ve nereye gideceğini sorar fakat Alaska ormanlarında Chris de kaybolduğu için yanlış bir yönü tarif eder Victoria'ya... Victoria ilk defa o rotadan köpeklerinin çektiği kızak ile geçecektir ve işte burda macera başlar...
Karşılarına türlü tehlikeler çıkar, önce kurt, ardından geyik, sonra göldeki buzun kırılması ve bir avcı kulübesine sığındıkları anda Chris'in sobayı havaya uçurması, Victoria'nın da en sadık ve lider köpeği Bean'in ayağından sakatlanması derken, dondurucu Alaska ormanlarında soğuk kış günlerinde daha ne gibi badireler atlatacaklar, bence okuyun sürükleyici bir anlatıma sahip, kışın okunması gereken sıcacık bir kitap, yardımseverlik, sevgi, saygı, paylaşmak, birliktelik, inanç, gurur, hırs, cesaret gibi sıfatların anlatıldığı bu şirin kitap 1.5 günde bitiverdi. :)
Kitabı pek beğenmedim açıkçası, büyük bir hayal kırıklığına uğradım diyebilirim, İrlandalı yazar Samuel Beckett'ın son günlerini yaşadığı huzurevinden anıların anlatıldığı bir kitap dahi olsa o kadar karışık bir olay örgüsüne sahip ki, ne yazık ki aradığımı bulamadım daha sade daha sürükleyici bir anlatım beklerdim, fazla sıkıcı bulduğum bir kitap oldu...
Yazarın okuduğum ilk kitabı, üstelik bu bir seriymiş ve böylece diğer kitaplarını da edinip okuyacağım en kısa zamanda, çünkü çok başarılı buldum bu kitabı. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim, polisiye roman sevenlere duyurulur...
Öncelikle yazarın kurgusu şahane, Slovak asıllı bir dedektif olan Erika çok kısa bir süre önce kendisi gibi polis olan eşini bir olayda kaybeder ve acısı çok tazedir... Nüfuzlu bir ailenin kızını buzda ölü olarak bulur ve üstüne gider bu cinayetin, fakat olayı örtmek isteyen bir güçle karşılaşır ve görevinden olur, üstelik az daha canından da olacakken son anda kurtulur.
Ta ki ipuçlarını tek tek kovalayarak işin ardını bırakmayıp kendini iyi hissettiğinde tekrar cinayetin peşinden gittiğinde katili bulacaktır, üstelik katilin ilk cinayeti nüfuzu yüksek ailenin kızı olan Andrea değildir, son da olmayacaktır. Daha önce de öldürülen Doğu Avrupa kökenli genç ve güzel kızların vücutlarını kullanıp para kazanan bir grup erkeği ortaya çıkaran delillerle katili bulmaya adım adım yaklaşmaktadır.
Nefesinizi kesecek, soluk soluğa okuyacağınız, akıcı ve yalın bir dille anlatılan bu güzel kitapta gerçek hayattan izler bulacaksınız ve kahrolacakınız... Müthiş bir kitap kesinlikle okuyun...
Noel kitaplarının kraliçesi olarak bilinen Debbie Macomber'dan gene içimizi ısıtacak harika bir kitap, kitap o kadar sürükleyici bir anlatıma sahip ki akıp gitti bir anda bitti bu güzel kitap, mutlaka okumanızı tavsiye ederim...
Noel arifesinde kolunu kıran Erich ile komşusu ve okul arkadaşı olan Addie birbirlerini başta pek sevmeseler de, aradan zaman geçince dul anneleri turistik geziye çıkmak isterler fakat kolu kırılan Erich yüzünden acaba ertelemek mi gerek diye düşünürler. Addıe ise ben bakarım gidebilirsiniz der ve böylece macera başlar, üstelik bunda kılavuz melek Harry de yardımcı olur, türlü olaylar yaşanır ve Sımsıcak bir şekilde son bulur... Yeni yıla girerken okuduğum için çok mutlu oldum
Yan pasaj yayınevinin harika kitaplarından birisi daha, inceleme nasıl yapmamışım şaşırdım doğrusu, çok beğenerek okumuştum bu kitabı, mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Chloé annesinin ölümünden sonra yalnız kalan son derece titiz, çalışkan bir mağaza çalışanıdır. Mağazada işler yolunda gitmektedir, fakat çarşamba günleri kendisini Vascos Parkı'nda bulunan bir bankta bir şeyler atıştırıp içerken parkta geleni geçeni izlerken bulur, fakat bir anda bir ses duyar ve önce bankta oturan başka birisinin daha olduğunu görüp ilk başta utanır. Fakat her çarşamba öğle molasında bu bankta o kişiyi görüp sürekli dertleşir, adını da öğrenir, Ethan'ın. Böylece çarşamba günlerini hiç sevmemiş olan Chloé artık Ethan'a dertlerini anlatır, Ethan ise konuşmak yerine dinlemeyi tercih eden az ve öz konuşan biridir.
Bir gün Chloé çarşamba günü öğle molasına yakın arkadaşı Josy ile çıkar, Josy'ye içindeki stresi sıkıntıyı anlatırken Ethan ile tanıştırmak ister Josy'yi, fakat burada olay patlak verir ve Josy Chloé'ya Ethan ile ilgili şok edici gerçeği söyler...
Kitabın özellikle son kısmındaki aktivite sayfaları ve Chloé'nin önce Ethan ile sonra Josy ile sonra da psikologu ile olan diyaloglarını gülümseyerek okuyacaksınız, ben çok sevdim bu kitabı ve başucu kitabı olmaya aday bir kitap olarak layık görüyorum, özellikle aktivite sayfası mükemmel...
Tam bir başucu kitabı, kaçıncı kez okuduğumu bilmiyorum, üstelik bende anısı da bir hayli fazla olan bir kitap... Ortaokuldayken 1. 2. 3. Sınıftaki yılbaşı çekilişlerinde farklı kişilerden 3 yıl üst üste bu kitap hediye olarak gelmişti bana. Nedendir bilmiyorum, artık "küçük prens" denildiğinde direk üstüme alınıyordum ortaokuldayken ama bu sebepten ötürü bende yeri apayrı bir kitap.
Kitabın bendeki anısından sonra, kitaba geçecek olursak, öyle güzel hikayelerle bezeli bir kitap ki, her ne kadar çocuk kitabı olarak görünse de asla çocuk kitabı değil hatta yetişkinlerin küçük dünyası ile çocukların büyük dünyasının çatışması çok güzel irdeleniyor bu kitapta.
Özellikle de resmedilerek anlatılan hikayelerde hep dünya çizilmiş ve kiminde bir kral kiminde bir çiçek kiminde devasa bir ağaç kiminde bir sarhoş kiminde bir bekçi kiminde bir yazar var, üstelik hepsinin de kendi dünyalarında yaşadıkları olaylar yalın ve sade bir dille harika betimlemelerle anlatılıyor. Üstelik her hikayenin de verdiği harika öğütler ve çıkartılan dersler mevcut. Şapka ile yılan içindeki fil resimleri çoğu okurun hafızasına kazınmıştır muhakkak. Mutlaka okumalısınız hatta başucunuzdan ayırmayınız...
Yazarın yazmış olduğu son kitap olan fakat tamamlayamadan öldüğü için yarım kalan, üstelik yazarın kendi ağzından çoğu şeyi anlattığı sanki yazarken bir yere not alıyormuş gibi yaptığı değişik bir anlatıma sahip kısa ama etkileyici bu roman, yazar öldükten yıllar sonra değerinin anlaşıldığı bir kitap haline gelmiş.
Başlarda anlatım tekniğinin farkı sebebiyle olay örgüsüne konsantre olmakta güçlük yaşatıyor sıkıcı bir başlangıçtan ve bolca farklı konulara değinilen dipnottan dolayı okuyucuda, fakat sonradan ana kahramanımız yakışıklı, asil, çalışkan, iyiniyetli Billy Budd ile ilgili detaylı betimlemelerle konuya adapte ediyor okuyucuyu.
Billy Budd'ın olumlu özelliklerini kıskanan savaş gemisindeki diğer mürettebat ve askerler, Billy Budd'ın fazla sivrilmiş olmasından ötürü, kendisine sürekli laf dalaşı ile sataşırlar. Bir gün savaş gemisi Yenilmez'in güvertesinde Billy Budd'a iftira atarlar ve hemen apar topar kaptana yetiştirip Billy Budd'ın ceza almasını, yargılanmasını sağlarlar. Kaptan ilk başta en güvendiği adamlarından birine ceza vermekten çekinse de idamla yargılanan Billy Budd ve sonrasında yaşananların anlatıldığı sürükleyici fakat yarım kalan bir son bizi bekliyor...
Denizcilik ile ilgili bir sürü terimi öğreneceğimiz, tarihi olaylar hakkında ve deniz savaşları tarihi ile ilgili bir sürü bilgi edineceğimiz, okurken sürekli not alacağımız değişik bir kitap deneyimi yaşatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim...
