imkansızın ve tuhaf olanin üzerine gerçeklik kisvesi geçirmek Martin'e göre bir aldatmaca, en iyimser görüşle ustaca bir aldatmacaydi. Edebiyatın yüce olani böyle bir tarlada yeşermezdi.
Düşünce dediğimiz şey ne kadar soyut olursa olsun her zaman bir dayanağa ihtiyaç duyuyordu. Bu dayanağı bulamadığımız takdirde onlar da anlamsizca havada asılı kalmaya başlayacaktı. Düşünceler de hiçliğe katlanamazdı...
Satranca, insanoğlunun icat ettiği ve rastlantının baskınlığına karşı çıkan aklınve mantığın uyum içinde dans ettiği tek oyun denilebilirdi. Ancak insanoğlu satrancı bir oyun olarak betimlemekle kendini utandırmıyor muydu?