...Elif...
@eliffdmrtss
~Olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı...
youtu.be/pHqzPLycgE8
10 Ekim
552 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okur Takip Önerileri
Kitap hakkında inceleme yapmama gerek yok zaten yazarının "Doğan Cüceloğlu" olması, herkesin okuması gerektiğinin kanıtı kitaptan alıntıladığım şu sözler kitabın içeriği hakkında size bilgi verebilir, diye düşünüyorum ve buraya alıntılarımı bırakıyorum;
Günümüzde insanın memnuniyetsizliği duygusal ilişkilere de yansıyor. Her şeyin mükemmel, eksiksiz olmasını beklemek büyük bir haksızlık. Harçlığını idare edemeyen, sorunlar karşısında çözümsüz, iletişim kurmaktan aciz, sokakta hayvana, şoföre, garsona hatta ailesine bile saygı ve merhamet duymayan tahammülsüz bir insanla mutluluk hayali kurmak ve "Evlendikten sonra değiştin!" demek nasıl bir cehalettir.
Okumak isteyen herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum...
Doğan Cüceloğlu
"Her çocuğun içinde, sevgiyle doldurulmayı bekleyen bir 'duygu deposu' vardır.Bir çocuk gerçekten sevildiğini hissederse, normal olarak gelişecektir. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman çocuk yanlış davranışlarda bulunacaktır. Çocukların yaramazlıklarının çoğuna boş bir sevgi deposundaki hasret yol açar."
Gary Chapman
Daha önce okuduğum "Çapraz hayatlar düz cevaplar" kitabı ile benzer bir kitap olduğu için almıştım. Ben böyle içerisinde hem öyküsü hem de değerlendirmesi olan psikolojik kitapları seviyorum. Siz de seviyorsanız iki kitabı da tavsiye ederim. Kesinlikle okunması gereken kitaplar. 
Çapraz Hayatlar Düz Cevaplar 
Geçmişi Onarmak
"Hayat işte oradaydı, tüm güzel trajik kırılganlığıyla hala yaşam vardı ve hayatta kalacak kadar şanslı olan bizler kollarımızı ardına kadar açıyor ve bunu kucaklıyorduk..."
O kadar sürükleyiciydi ki bitirmek için sabahı bekleyemedim. Okuduğum en akıcı kitaplar arasında yerini aldı.
Sanki bir film izliyordum da sonunu merak edip hemen sonu gelsin istiyordum. Öğrendiğime göre yaşanmış bir olay zaten kurgu olamayacak kadar güzeldi.
Hele de Angus'un yaşadıkları savaşı, kayıpları, üzüntüyü en iyi yansıtan şeydi.
Kitabı hangi kategoriye koysam bilemedim aşk var savaş var macera var bir çok konudan bahsediyor yazar bu da kitabı sıkıcı olmaktan uzaklaştırıyor.
Öylesine aldığım bir kitaptı ama bu kadar iyi olacağını kestiremedim...
Özellikle macera sevenler bu romanı alıp okumalı tavsiye ederim okuduğunuza değecek bir roman.
Bir Yolculuğa Çıkacaksın
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,4bin okunma
'Analı babalı köle olmaktansa, anasız babasız efendi olurum' diyor...
Bugüne kadar hep Osmanlı devletinin kuruluşunu duyduk, okuduk peki ya öncesi peki Osman beyin babası Ertuğrul bey onun babası Gündüz bey, kardeşleri annesi karısı..?
Osmanlı kuruldu elbet ama yaa kurulmadan önce? Temelleri nasıl atıldı, nasıl zorluklarla karşılaşıldı, nasıl ayrılıklar oldu, o dönem kimlerle savaşıldı, neydi türkmenlerin adetleri, türkmen kadınları neler yapabilirdi..?
Soru sayısını çoğaltabiliriz ama bunları bu kadar güzel hikâyeleştirip hemen bitirilmek istenen bir dizi gibi akıcı bir şekilde 'yazıyla' okuyucuya sunamayız. Kitabın yazarı Yavuz Bahadıroğlu'na bu konuda çok teşekkür etmek gerekiyor bizi hem tarihimiz konusunda böyle bilgilendirip hem de olayın içinde yaşatıp sıkılmadan okunabilecek bir eser yazdığı için, gerçekten de güçlü kalemlerden biri...
Kitabı okumakla kalmayıp yaşadım o dönemi o ayrılıkları o kayıpları okumak isteyen herkese tavsiye ederim hiçbir şey kaybetmezsiniz aksine tarihimizi bir dizi izler gibi akıcı bir şekilde hiç sıkılmadan 'okuyup' bilgilenebilirsiniz.
Yavuz Bahadıroğlu
Merhaba Söğüt
~Kitapta 
Fyodor Dostoyevski sürgün hayatını anlatıyor.Betimlemeler, tanımlar, kişiler hepsini çok güzel anlatmış ama ben biraz sıkılarak okudum pek ilgimi çekmedi.
Fyodor Dostoyevski sevenler onun hayatını merak edenler, (özellikle sürgün hayatını orada yaşadıklarını) için güzel bir kitap...
Herkese keyifli okumalar.
Ben kitabın biçimi hakkında bir uyarıda bulunup içerik incelememe öyle geçmek istiyorum; bana göre bu kadar kalınlıktaki kitapları iki cilt almak biraz sorunlu çünkü hem taşıması zor hem de yırtılma olasılığı fazla ondan dolayı, okumak isteyen olursa 4 ciltlik hallerini okumalarını öneririm...
1800'lü sayfaya sahip olan, (çeviriyle) Tolstoy'un bu emek dolu, birçok kitabında olduğu gibi gerçekleri özellikle de 'gerçek tarih' kısımlarını yüzümüze vuran bu kitabı ben öyle herkesin okuyabileceğini düşünmüyorum.
Sebebi her kitap gibi sabır gerektiriyor ama diğer kitaplardan farklı olarak sabırın yanında iyi bir isim hafızası da gerektirdiği çünkü sayfa sayısı çok, karakterler çok bundan dolayı da unutma olasılığı da fazla oluyor.
Rus-Fransız savaşını anlatan bunun yanı sıra sadece savaşı anlatmakla kalmayıp halkın durumunu ve tarihin savaş hakkında yazdıklarını, ordunun başına geçen kişileri , hükümeti, Napolyon'u, Aleksandr'ı, Moskova'yı ve yanlış bulduğu yerlerin hepsini anlatıyor, açıklıyor Tolstoy bu emek dolu eserinde ve bu kadar şeyi 1800'lü sayfalara sığdırması bana göre (savaşı, kayıpları, hastaları, tarihi hepsini hesaba katarsak)bu eserin bu kadar uzun olması bile kısa kalır...
Bu kadar uzun bir eseri ne desem de anlatamam, inceleyemem ama kesinlikle okumanızı öneririm sizin için kazançların en güzeli olacağına eminim.
~ Okumak isteyen veya şuan da kitabı okumakta olan herkese keyifli okumalar diliyorum...
Lev Tolstoy
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Halbuki ne şeytanı azizim...
Kitap tavsiyelerine her zaman ihtiyacım olmuştur. Ama en çok da ansızın karşıma çıkıp kendisini okumamı isteyen romanlara....
Herkese tavsiye ederim. Sabahattin Ali'nin o güzel betimlemelerinden ve bir çok konuyu tek konu üzerinden ele alışına hiç değinemiceğim kendinizin okuyup keşfetmesi gerektiğini düşünüyorum...
Ve Sabahattin Ali'nin şu sözleriyle bitiriyorum.
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhine çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiilerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi yüzüme tüküreceğim yerde, haksızlığa,tesadüfün cilvesi uğramış bir mazlum gibi nefsini şefkate layık görüyordum. Hâlbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizde şeytan yok...içimizde aciz var... Tembellik var...Hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...
Sabahattin Ali
