Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif

168 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kudüs Yazıları, yazardan okuduğum ilk kitap olmakla birlikte konuyla alakalı da okuduğum en temel düzeydeki kitaptı. Filistin İsrail sorununa hafif bir giriş için ideal bir kitap. Konuya hakim değilseniz başlangıç için edinebilirsiniz. Kitap Kudüs’ün tarihinden İsrail’in kuruluşuna, Filistin’in işgalinden Ortadoğu’da suikaste uğrayan liderlere kadar pek çok önemli ve farklı konuyu ele alıyor. Her biri -yüzeysel olsa da- İlk kez tanışacaklar için yeterince iyi açıklamış. Konuya zaten hakim olan insanların kitaptan keyif almayacağını, kitabın da onlara bilmedikleri bir şey anlatmayacağını düşünüyorum. Bunu göz önünde bulundurmanızı belirterek tavsiye edebilirim.
Kudüs Yazıları
Kudüs YazılarıTaha Kılınç · Aşina Yayınları · 20231,633 okunma
Reklam
372 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitap başından sonuna -özellikle son yüz- kadar akıcıydı benim için. Yazarla tanışma kitabımdı da aynı zamanda. Olaylar zamansız ve bilinmeyen mekanda geçse de az çok savaş okuması yapan herkes dönemleri tanıdık bulacaktır. Kitapta varsayılan bir savaş olsa da yaşananlar kadar gerçek acıları konu almış. Çok fazla hassas içerik vardı, önermek ve önermemek arasında kalacağım noktada hatta. Zaman zaman takip etmekte zorlandığım ama yine de sonuna kadar keyif aldığım bir okumaydı benim için. İlk kitapta ben ne okuyorum gerçekten diye dönüp tekrar okuduğum, sonra yazarın üslubunun okuduğum şeyleri sıradan bir edayla aktardığını ama asla normal şeyler okumadığımı anladım. Konudan bahsetmek istemiyorum, ama savaşın, şiddetin, tetikleyici pek çok unsurun içinde olduğunu söyleyebilirim. Tavsiye mi değil mi bilemiyorum, siz hangisini alırsanız o bu yorumdan.
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20193,114 okunma
864 syf.
8/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Değersiz Bir Hayat’a başlarken okuyacaklarımın ağır olacağını kitapla ilgili gördüğüm yorumlardan az çok anlamıştım. Öncelikle kitabın ağır bir konusu olduğunu, hatta 18 yaş sınırının yanında belki de kendi psikolojinizi düşünerek konusunu az çok araştırıp okumaya karar vermenizi öneririm. Oldukça travmatik, şiddet, cinsel istismar, cinsellik
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir HayatHanya Yanagihara · Doğan Kitap · 20222,819 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
200 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kız, benim bir anda sepete koyup aldığım, hızla da okuduğum bir kitap oldu. Son çeyreğe kadar da umutluydum. Hele ilk başları öyle sarsıcıydı ve içine çeken olaylara sahipti ki dedim bu kitap beni çok yaralayacak anlaşıldı. Ama sonlarındaki tatminsizliğim beni kitabı bir an önce bitirip kaldırmaya kadar götürdü. Neden böyle oldu derseniz, bence yazarın kitabın coğrafyasından olmamasının kendini kurguda yer yer hissettirmiş olması en büyük etken. Elbette bunu başaran onlarca yazar var ama bu kitapta maalesef tutmamış. Olaylar anlık değişen ve kopuk ilerleyen şekildeydi. Karakter tahlili çok başarısız geldi. Salt olaylar sayesinde kendini okuttururken pat olaylar da birbirinden koptu. Konunun harcandığını düşünüyorum. Çok daha iyi bir şey çıkmalıydı. Zaten coğrafya, kadın olmak, cinsel istismar, terör örgütlerinin faaliyetleri kısacası her şey çok etkileyici. İyi ki okudum mu evet, ama tavsiye etmeli miyim emin değilim.
Kız
KızEdna O'Brien · Can Yayınları · 2023111 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Birkaç yıl önce Jenny Hanımın bir videosunu izlemiştim. A New Person YouTube kanalındaydı sanırım, Müslüman olma hikayesini anlatıyordu. O, Kanada’da doğmuş, koyu Hristiyan bir ailede yetişmiş, üniversitede sorgulamalarla baş başa kalınca İslam ile tanışmak kendisine nasip olmuş. -Aradaki onlarca zorluğu es geçiyorum, okur ya da kendisinin
İslam’ın Rengi
İslam’ın RengiJenny Molendyk Divleli · Cezve Kitap · 2023272 okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Nagasaki’nin Çanları 9 Ağustos 1945’te ABD’nin Nagasaki’ye attığı atom bombası anını ve olayın sıcaklığında yaşananları anlatıyor. Konunun anlatıcısı olan Takaşi Nagai isminde bir radyolog ve doktor. Atom bombası düştüğünde görev başındaydı. Sonrasında da uzun bir süre tek yaptığı şey çevresinde ona muhtaç olan yaralılar için koşturmak oldu. Böyle birinci şahıstan o anın dinlenmesi, etkilerinin an be an okunması kitabı gözümde ayrı bir yere koydu. Dili akıcıydı, öyle betimlemelerle süslenmemiş, herhangi bir dramatize etme amacı güdülmeden zaten en büyük insanlık dramlarından birini tüm çıplaklığıyla anlatmayı başarmış yazar. En sevdiğim yanı atom bombası ile, düştüğü çevre, etkilenen insanlar arasındaki bağıntıyı anlatması oldu. Hastalıkları, tedavileri ve birçok detayı incelikle ama sıkmadan anlatmış Nagai. Konuya hepimiz üzülüyoruzdur ama okurken anlatılan detaylar çok çarpıcı. İnsanların yaşadıkları şey herhalde bir yaşayanlar tarafından böyle anlatılabilir. Okumanızı çok isterim, tavsiyedir. Kitapla kalın.
Nagasaki’nin Çanları
Nagasaki’nin ÇanlarıTakashi Nagai · İthaki Yayınları · 20221,047 okunma
431 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
1935’de Amerika’dan memleketleri İrlanda’ya göçmek zorunda kalan bir aile, yoksulluk, işsizlik, bağımlılık, çaresizlik, öfke… Ve daha birçok şey okuyoruz kitapta. Böyle yazdıklarıma bakıp ağır bir dram karşısında çaresiz kalacağınızı sanmayın tüm kitap. Genellikle sinirlenecek, öfkeleneceksiniz. Çokça ebeveyn olamayacaksanız bu çocukları dünyaya getirmeniz niye? diye de soracaksınız. En olması gereken zamanlarda maaşını barlarda tüketen babaya, öfkesini daima evde onunla aç bekleyen çocuklarından çıkaran anneye, onlara hiçbir şefkat beslemeyen anneanneye, teyzeye öfkeleneceksiniz. Ama sonra Malachy size küçük haliyle absürt bir soru sorarak sizi gülümsetecek. Frank her zaman içinizi burkacak çünkü tüm yaşananları bir çocuğun gözünden okumak olanları daha da can sıkıcı hale getiriyor. Konunun yanında yazarın yaşadıklarını böyle ince mizahla yer yer güldürmeyi de başararak yazıya dökebilmesi ayrı bir yetenek. Tüm kitabı tek solukta okudum diyemesem de sıkıldığım yerlerin arkasından beni karşılayan olaylar dikkatimi kitabın üzerinde tutmama yetti. Size de tavsiye ederim, çıkarılacak dersler azımsanamayacak değerde çünkü. Kitapla kalın.
Angela'nın Külleri
Angela'nın KülleriFrank Mccourt · Epsilon Yayınları · 20083,961 okunma
104 syf.
7/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık’ta yazarın itinayla tanımladığı sabırsız insan tam olarak benim. Birçok farklı cümle ile sabırsız insan şöyledir, böyledir diyor ve ben bir tanesini bile uzak göremiyorum kendime. Oysa sadece 22. yaşımdayım ve önümde uzun bir ömür var ve çokça sabırsızım. Fournier de gençken hep bir şeyleri yakalamaya çalışmış ama kitabını yazdığı anlarda durumu şöyle anlatıyor; “eskiden büyümek için sabırsızlanırdım. Bütün hayatım önümde uzandığından, her şeyin hemen olmasını isterdim. Şimdiyse pek öyle acelem yok doğrusu, sanki bekleyebilirmişim de. Eskiden hayatı yüksek ateşte pişirerek yaşardım. Şimdiyse kısık ateşte yaşıyorum.” Kitabı birkaç oturuşta okumama karşın siz başına oturup bir saatte de bitirebilirsiniz. Ben sakince, sabırsızlık etmeden okumak istedim bu kez ;’) kendisinin beklemeye, sabretmeye, hayatın hızla gelişen(!) ve değişen hızına ithafen yazdıkları üzerine düşünmeye değer zira. Kitapla kalın!
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık
Bekleyecek Vaktim Kalmadı ArtıkJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20222,211 okunma
458 syf.
9/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Kitapta tetikleyici ögeler bulunmakta, hassasiyeti olanların dikkatine.
Kitabı bitireli günler oldu ama buraya alıntılarını girmem uzun sürdü. Alıntıları sayesinde tekrar tekrar bazı konularla ilgili kısımlarını okumuş oldum tabii. Bu da sindirmemi, yüzleşmemi sağladı yeniden. Kitabın başlarında yazar şöyle bir cümle kuruyor: “Daha fazla örgütlü insan daha büyük etki demekti. Ve etki ne kadar büyük olursa, değişim
Görünmeyen Yaralar
Görünmeyen YaralarRachel Louise Snyder · Okuyan Us Yayınları · 202040 okunma
320 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Öncelikle herkese kitabın başlarda bir Bülbülü Öldürmek havası sezdirdiğini fakat sonradan aslında başka başka farklılıklar ve olaylarla Ormanın Derinliklerinde’nin karanlık bir yöne evrildiğini söylemek istiyorum. Bölgenin polis memuru olan bir babanın çocuklarının ormanda öldürülmüş bir kadın bulmalarıyla olayların içinde buluyorsunuz kendinizi bir anda. Sonrasında bölgenin ırkçı insanlarına karşı memurun cinayeti adaletli bir şekilde çözmek için çabalarını okuyorsunuz ve bunu okurken de oldukça sinirleniyorsunuz. Kitapta sadece cinayet, ırkçılık yahut büyük buhranın ele geçirdiği dönem yok. O dönemin çerçevesini yazar öyle güzel çizmiş ki, çok değil geçen yüzyılın ortalarına doğru yaşanıyor olaylarımız ve biz ana karakterimiz artık çok yaşlı bir adamken onun ağzından okuyoruz. 1860’larda Amerikan İç Savaşı bitmişti ve Lincoln kölelerin alınıp satılamayacağı bir düzen kurmaya çalışmıştı ama içeride, insanların bilinçaltından siyahileri kendinden aşağı görme öyle yer etmiş ki, yıllar sonrasında bile kitabımızda capcanlıydı. Kitapta hassas noktalar olduğunu düşünüyorum, ben okurken bazı noktalarda çok üzüldüm, kızdım. İçimin acıdığı da oldu kesinlikle. Çaresiz de hissettim Jacob gibi. Severek okudum. Birkaç günde bitti. Zaman zaman kısa anlar da olsa sıkıldım ama özellikle son yüz sayfası bir solukta okundu çünkü olaylar artık insanın nefesini tutacağı bir yerdeydi. Böyle akıcı, karanlık ve birtakım gerçekleri çarpacak bir şey okumak isterseniz; Ormanın Derinliklerinde sizin için bekliyor olacak.
Ormanın Derinliklerinde
Ormanın DerinliklerindeJoe R. Lansdale · İthaki Yayınları · 202238 okunma
Reklam
800 syf.
8/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Öncelikle herkese kitaba başlarken uzun bir yolculuğa çıkar gibi uzun bir okumanın kapısını araladığını bildirmek isterim. Zira benim yolculuk yirmi altı gün sürdü. Kitap okumaya başlar başlamaz sizi içine alıyor, uzun betimlemelerden tasvirlerden uzak bir anlatıma sahip. Üsluptan çok konu ve karakterler için okunuyor zaten. Karakterler demişken Rhett… Neyse spoiler olmasın şimdi. Konumuz Amerikan iç savaşı öncesi tanımaya başladığımız, bulunduğu bölgenin her erkeğini kendisine aşık eden Scarlett’in savaş ve sonrasındaki hayatına konuk olduğumuz süreci ele alıyor. Bir yandan kuzeyliler ile güneylilerin savaşı, diğer yandan kölelik, ırkçılık, burjuvazi… Her şey mevcut döneminden anlayacağınız. Ha en önemlisi; aşk. Yazar Scarlett karakterini öyle başarılı yazmış ki, okurken hep yazar nasıl böyle bencil bir karakter yazabildi, diye düşündüm. Yan karakterlerimiz de iyi/kötü mukayesesi yapabileceğimiz kişilerden oluşuyordu. Bir de o kadar olay oluyor, kızımız öyle sinirlendiriyor ki okurken sabrınız cidden sınanıyor. Ben kitabı -biraz zor bitirmiş olsam da- sevdim. Akıcı dili, farklı karakterleri, dönem toplumunun kadın-erkek anlayışları, değerleri açısından bize açıklayıcı bir tablo sundu. Bu sebeple size de önerebilirim, uzun romanları okumayı seviyorsanız bir de yolunuz Scarlett ve Rhett ile kesişsin. Kitapla kalın.
Rüzgar Gibi Geçti
Rüzgar Gibi GeçtiMargaret Mitchell · Artemis Yayıncılık · 20202,010 okunma
550 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Teke Şenliği’ne dair;
İlk olarak bu kitabı okumama vesile olan okuma grubumuza minnettarım. İyi ki böyle bir kitabı okumuşuz, iyi ki birlikte okumuşuz diyorum. Kitabın varlığından bir haberdim grup okumamız olana kadar ve konusunu da hiç bilmeden okumaya başladım. Okudukça ve sohbet edildikçe okumalar üzerine kitabın gerçek kişi ve olaylarla bağdaştığını öğrendim.
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20201,035 okunma
128 syf.
6/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Yine bir kitabın popülaritesi ile zehirlendim. Bir kitap çeviriliyor, haydaa her yerde kitabın adı duyuluyor, herkesin elinde aynı kitap. Bir şeyin popüler olması gerçekten onu eşsiz mi kılıyor anlamıyorum. Ya da direkt kitaplardan bir şey anlamıyorum, bilmiyorum. Çünkü mesela bu kitapta öve öve bitiremeyecek ne var? Kitaba yedi puan verdim ama bunu sırf ana karakterimizin küçüklüğüne, o masum ve dünyanın kirinden henüz nasiplenmemiş, herkese kendisini sevdirmeye çalışan çocuğa verdim. Çünkü onunla bir noktada buluştuk. Maskelerimizden anlaştık. Çabamız, iç seslerimiz anlaştı. Ama bu kadar. Büyüdükçe çirkin dünyada çirkinleşen bir karakter oldu gözümde. Herkesten faydalanan, içten içe herkesi küçümseyen, hor gören ama onlarsız da yapamayan biri. Hiç yabancı değil. Okurken zaman zaman kitaba girip karakterin omzundan şöyle bir sarsmak, kendine gel artık demek istedim. Gittikçe fenalaşan halleri sinirimi bozdu. Gerçekten kitabın başlığı kitabın hakkını veriyor anlayacağınız.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,9bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yazarla da Brezilya edebiyatı ile de tanışma kitabım oldu G. H.’ye Göre Çile. Tam şöyle yahut böyle diyemiyorum çünkü kitaba başlarken hiçbir şey bilmeden, beklemeden başlayarak neredeyse yarısına kadar keyifle okudum. Okuduğum her düşüncede Kafka’ya, Sarte’ye ucundan rastladım sanki. Alt metinlerde hissettim onları daha çok. Yazarımız da etkilenmiş sanırım kendilerinden. Neyse, kitabı yarıladıktan sonra bir noktada ana karakterimizin iç mukayesesi, düşünceleri boğmaya başlamadı diyemem. Tümüyle bu teknikte yazılmış olduğu için yoruldum belki de. Allah’tan uzun soluklu değildi de tadında kararında vedalaştık sevgili G. H. ile. Yazarla yine bir zaman denk gelmek isterim, ama yakın gelecekte olmaz diye düşünüyorum. Kitabın nasılına da okuyup siz karar verin :) Kitapla kalın!
G.H.’ye Göre Çile
G.H.’ye Göre ÇileClarice Lispector · Monokl Yayınları · 2017105 okunma
198 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kitabı tam deprem haftasında okuduğumdan mıdır bilinmez ama içime işledi. Hem anlatılanlar hem o soğuk, o dağ başı, o karlı mevsim ve yalnızlık. Benim için etkileyici bir denk gelme oldu Ferit Edgü okumak, birçok satırda buluştuk. Hissiyatı kuvvetli, kalemi sağlam biriymiş. İyi ki tanışmışız.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 201710,1bin okunma
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.