Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ilk kitap oldu Elveda Gülsarı.
Çok değil, bundan dört sene öncesine kadar bir atım vardı, biraz delidolu, biraz sinirli, biraz komik bir arkadaştı. Arkadaştı diyorum çünkü kimseye anlatamadığım kırgınlıklarımı, üzüntülerimi anlatırdım. Dinliyordu hatta belki bir şeyler söylemek de istiyordu. Gülsarı gibi hızlı bir at değildi belki ama köyün en iyilerinden biriydi. Siyah kırmızı bacakları, gövdesinde beyaz çizgileri, simsiyah saçları ile uzaktan bakılınca bile kendini hemen belli ederdi. Yine Gülsarı gibi eğitmesi de kolay olmadı, çok yordu herkesi. Onca güzel anılardan sonra bir akşam yeni sahibi onu bir kamyonete bindirip götürdü, bir daha da göremedim ilk göz ağrımı.
Bu kitapta ben aslında kendimi buldum, atımı buldum. Yıllar sonra onu gördüm. Tanabay yol boyunca Gülsarı ile olan anılarını düşündü, ben de atımla olan anılarımı. Anlatacak bir çok şeyim var ama bunları anlatacak atım artık yok, ne üzücü...
Aytmatov'un diğer bir kaç eserine oranla çok bilinmese de okunduğu zaman güzel hatıralar bırakacağına eminim. Okuyacak olanlara ise şimdiden keyifli okumalar...