Hayatımın nasıl aktığını düşündükçe kendimi ihanete uğramış ya da oyuna gelmiş gibi hissediyorum; sanki göklerdeki biri bana bir oyun oynuyor, sanki bütün hayatım boyunca yanlış melodiyle dans edip durmuşum.
Melankolikler aşk oyunlarının iksirine ihtiyaç duyar, oysa sinirli ve heyecanlı olanlar karşılarındaki direnç uzun sürerse sıvışıp giderler. Diğer bir deyişle, ağıt ne kadar ağırkanlıysa lirik şiir de o kadar hırçındır.
Yine de, durum buysa, buna nasıl tahammül ediyorlar? Her günü pes etmeden, umutsuzluğa kapılmadan, intihar etmeden, hatta siyaset tartışmaya devam ederek nasıl atlatıyorlar?
...mutlu insanlar değiliz çünkü, mutsuzluğumuz mutluluğumuz gibi bize inandırılmış bir şey değil, mutluluğa günbegün inandırıyoruz kendimizi, böylelikle yıkanıp paklanmaya, giyinmeye, ilk yudumu içmeye, ilk lokmayı yutmaya cesaretimiz olsun diye.