Bir kar fırtınasının ortasındayım. Rüzgâr yüzümü kamçılıyor, tabakalar halinde, hızla savrulan kar taneleri gözlerime batıyor. Bembeyaz katmanların arasında tökezleyerek ilerlemeye çalışıyorum. İmdat diye bağırıyorum, ama rüzgâr çığlıklarımı boğuyor. Düşüyorum, karın içinde soluk soluğa yatıyorum; beyazlığa karışmışım; rüzgâr kulaklarımda inildiyor, karın taze ayak izlerimi sildiğini görüyorum.