Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

E.K.Z

Büyümek gerçeğe giden kapıları açarken bir bir kalbinize ve aklınıza kazıdığınız umutları ve inançları da alır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
“Dinlemek, karşımdakinin konuşması tamamen bitmeden önce ne diyeceğimi bilmememdir.”
Eğer bir şeyi öldürmek isterseniz, ona karşı soğuk durmanız yeterlidir. İnsan, duygu, düşünce ya da eylem bakımından donuklaştığında, ilişkinin varolması da olanaksızlaşır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kendi bastırılmamı onaylayıp bunun bir parçası olmaktansa, yaratıcı hayatımı tercih ederim".
Hayatımız boyunca karşılaştığımız benzer olaylardan da görebileceğimiz gibi, kadınlar konuşmadıkları zaman, yeterince insan konuşmadığı zaman, Vahşi Kadın’ın sesi susar ve bu yüzden dünya doğal ve vahşi olanın sesinden arınır. Sonunda kurtlar, ayılar ve yırtıcı kuşlar da suskunlaşır. Şarkılar söylemeler, danslar ve yaratımlar da suskunlaşır. devme, onarma ve kucaklama susar. Temiz havanın, suyun ve bilincin sesleri yas tutar.
Sayfa 273Kitabı okudu
Reklam
Kadınların vahşi doğaları açısından bakıldığında, onları sadece sarhoş eşlerle, istismarcı patronlarla, sömürücü ve zarar verici gruplarla kalacak şekilde etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda tüm kalpleriyle inandıkları şeylere (sanatları, sevgileri, hayat tarzları, görüşleri) destek olmak için ayağa kalkamayacak durumda hissettiren de şiddetin bu
Sayfa 272Kitabı okudu
İçerideki ve dışarıdaki büyük tehlikeler karşısında ya da psişeyle veya gerçek hayatla ilgili vahim bir durumu gizlemek için, iyi, terbiyeli ve uyumlu olmaya çalışmak kadını ruhsuzlaştırır. Onu, bilgisinden, hare ket etme yeteneğinden koparır. Yüksek sesle karşı çıkmayan, açlığını gizlemeye çalışan, içinde hiçbir şey yanmıyormuş gibi davranan masaldaki çocuk gibi modern kadınlar da aynı bozukluğa sahiptir ve anormal olanı normalleştirirler. Bu bozukluk, bütün kültürlerde dal budak salmıştır. Anormalin normalleştirilmesi, normalde durumu düzeltmek için sıçrayıp duran tinin can sıkıntısı, kendini beğenmişlik ve sonunda da yaşlı kadın gibi körlüğün içinde batıp kalmasına neden olur.
Sayfa 271Kitabı okudu
Kültürümüzün, bedeni sadece heykel gibi gören anlayışı yanlıştır. Beden, mermer değildir. Onun yapılma amacı bu değildir. Onun amacı, içindeki tini ve ruhu korumak, taşımak, desteklemek ve ateşlemektir, bellek için bir depo olmaktır, bizi -en üstün psişik besin olan- duygularla doldurmaktır. Bizi kaldırıp yükseltmektir; bizi var olduğumuzu, burada olduğumuzu kanıtlayacak duygularla doldurmaktır; bize zemin, ağırlık vermektir. Onu, tine yükselmek amacıyla süzülerek terk ettiğimiz bir yer olarak düşünmek yanlıştır. Beden, bu deneyimlerin fırlatıcısıdır. Beden olmazsa eşikleri geçme duygusu olmazdı, yükselme duygusu olmazdı, yükseklik, ağırlık duygusu olmazdı. Bunların tümü bedenden kaynakla nan duygulardır. Beden, bir roket fırlatıcısıdır. Onun ön kapsülünde ruh pencereden dışarıya, gizemli ve yıldızlı geceye bakar ve gözleri kamaşır.
Sayfa 231Kitabı okudu
Sağlıklı ve güçlü kalmak, beden için olabildiğince besleyici olmak çok önemlidir.? Ayrıca birçok kadının, özünde “aç” olduğu konusunda hemfikir olmam gerekir. Ama kadınlar belli bir büyüklük, biçim ya da boy için veya klişelere uymak için açlık çekmekten çok, kendileri ni kuşatan kültürden temel bir saygı görememenin açlığını çekerler. İçerideki “aç”, saygı görmeyi, kabul edilmeyi ve en azından klişeleştirilmeden karşılanmayı özlemektedir. Eğer gerçekten “dışarı çıkmak için feryat eden” bir kadın varsa, bu feryadı başkalarının onun kendi bedenine, yüzüne, yaşına yönelik saygısız yansıtmalarının sona ermesi içindir.
Sayfa 227Kitabı okudu
Beden büyüklüğünü ve beden imgesini çarpıtan baskıcı ve yıkıcı yeme bozuklukları gerçek ve trajik olmakla birlikte, bunlar çoğu kadın için norm değildir. İri ya da ufak, geniş ya da dar, kısa ya da uzun olan kadınların böyle olmalarının nedeni büyük olasılıkla akrabalarından beden şekillerini miras almış olmalarıdır; andaki akrabalarınınkini değilse bile, bir iki kuşak geridekilerin bedenlerini miras alırlar. Bir kadının miras aldığı fiziksel özelliklerini yermek ya da yargılamak, kuşaklar boyunca kaygılı ve nörotik kadınlar yaratmaktır. Bir kadının miras aldığı biçim üzerine yıkıcı ve dışlayıcı yargılarda bulunmak, onu çok önemli değerli bazı psikolojik ve tinsel hazinelerden yoksun bırakır. Onu, kendi ataları tarafından verilmiş olan beden tipinden duyduğu gururdan yoksun bırakır. Ona bu bedensel mirası küçük gör mesi öğretilirse, o da ailesinin geri kalanıyla kurduğu kadınsı bedensel özdeşimini kıyasıya eleştirip ondan uzaklaşır. Eğer ona kendi bedeninden nefret etmesi öğretilirse, annesinin onunkiyle aynı şekle sahip olan bedenini nasıl sevebilir? Ya büyükannesinin bedenini, peki ya kızlarının bedenlerini? Atalarının beden yapılarını ve biçimlerini miras almıs olan, ona yakın diğer kadınların (ve erkeklerin) bedenlerini nasıl sevebilir? Bir kadına bu şekilde saldırmak, onun kendi halkıyla ilişkisinden duyduğu haklı gururu yok eder ve onu boyu, endamı, sekli ne olursa olsun, bedeninde hissettiği doğal ritimden yoksun bırakır. Kadınların bedenlerine yönelik saldırı, özünde, kendisinden öncekilere olduğu kadar ondan sonra gelecek olanlara da yönelik uzun menzilli bir saldırıdır.“
Sayfa 226Kitabı okudu
Reklam
Bir anneyi çökertmenin yolu, onu duygusal olarak bölmektir. Ezelden beri en sık görülen yol, onu, çocuğunu sevmek ile eğer kurallara uymazsa kendisine ve çocuğuna köyün vereceği zararlardan korkmak arasında bir seçim yapmaya zorlamak olmustur. William Styron'ın Sophie's Choice [Sofi'nin Seçimi] adlı kitabında kadın kahraman Sophie, Nazi toplama kampında bir mahkûmdur. Kollarında iki çocukla Nazi komutanın önünde durmaktadır. Komutan, eğer seçim yapmayı reddederse her iki çocuğunun da öldürüleceğini söyleyerek, Sophie’yi hangi çocuğun yaşayacağını hangisinin öleceğini seçmeye zorlar. Böyle bir seçim yapmaya zorlanmak, aklın alamayacağı bir şey gibi görünse de, bu, annelerin çağlar boyu yapmaya zorlandıkları psişik bir seçimdir. Kurallara uy ve çocuğunu öldür, yoksa olacaklardan sen sorumlusun. Böyle sürer gider. Bir anne, çocuğu ile kültür arasında bir seçime zorlandığında, bu kültürde iğrendirici, zalimce ve düşüncesizce bir şeyler var demektir. Yasaklamalarına uymak için sizden ruhunuza zarar vermenizi talep eden bir kültür, gerçekte çok hasta bir kültürdür. Bu “kültür”, kadının içinde yaşadığı kültür olabileceği gibi, bundan daha kahredici olmak üzere, kendi zihninde taşıdığı ve uyum gösterdiği bir kültür de olabilir.
Sayfa 199Kitabı okudu
Modern sevgililer için “mesafe koyma” fikri balıkçının güvende olduğunu düşündüğü küçük kar evi gibidir. Kimi zaman, bu ölüm doğasıyla karşılaşma korkusu çarpıtılarak “mazeretler bulma”, İskele Kadın ile başa çıkmak zorunda kalmadan ilişkinin sadece haz verici yanlarını sürdürme yönünde bir çalışmaya dönüşür. Ama bu asla ise yaramaz. Bu, “mesafe koyma"yan sevgililerin yoğun kaygı duymalarına neden olur, çünkü İskelet Kadın ile tanışmak isteyen kendileridir. Hazırlanmış ve güçlenmişlerdir, korkularını dengede tutmaya çalış maktadırlar. Şimdi tam bu gizemi çözmeye hazırlarken, tam birinin ya da diğerinin kalbi davul gibi çalarken ve bir hayatı şarkılamak üzerelerken, sevgililerden biri, “Daha değil, daha değil” ya da “Hayır, asla diye bağırır. Yalnızlık ve yenilenme ihtiyacıyla “mesafe koyma” ile İskelet Kadın ile kaçınılmaz ilişkiyi önlemek için “mesafe koyma” arzusu arasında çok büyük bir farklılık vardır. Ama Hayat/Ölüm/Hayat doğasıyla alışverişe girme ve onu kabullenme anlamına gelen bu ilişki, sevme yeteneğini güçlendirmek için atılan bir sonraki adımdır. Onunla iliş- kiye girenler uzun vadeli bir sevme becerisi kazanırlar. Giremeyenler kazanamazlar. Bir üçüncü yol yoktur. Dipnot// "Mesafe bırakmak" yalnızlık için mutlaka geçerli bir ihtiyaç olabilir, ama belki de zamanımızın en popüler beyaz yalanıdır. Sıkıntı veren şeyi konuşmak yerine arada "mesafe bırakılır” . Bu, beşinci keredir yinelenen “Ev ödevimi köpek yedi” ya da “Büyük annem öldü” mazeretinin erişkin versiyonudur.
Sayfa 164Kitabı okudu
Hayat/Ölüm/Hayat gücüyle ilgili arketip, pek çok modern kültürde büyük ölçüde yanlış anlaşılmıştır. Bazıları, Bayan Ölüm’ün önemli bir yaratıcılık örüntüsünü temsil ettiğini anlamaktan çok uzaktır. Hayat. onun sevecen hizmetleri yoluyla yenilenir. Çoğu folklorda dişi ölüm figürleri genellikle çok duygusal şekillerde algılanır: Elinde bir tırpan taşır, kuşku duymayanları “biçer”, kurbanlarını öper, cesetlerini arka sında saçılmış bir halde bırakır ya da insanları boğar ve sonra gece boyunca uzun uzun feryat eder. Ama hayat ve ölüm çarkı konusundaki öğretileri koruyan Doğu Hindistan'daki ve Mayalar'daki gibi diğer kültürlerde Bayan Ölüm zaten ölmekte olanı kucaklar, acılarını hafifletir ve rahatlatır. Curanderisma'da bebeğin doğabilmesi için önce kafası gelecek şekilde rahimdeki konumunu değiştirdiği söylenir. Ebenin ellerine kılavuzluk ettiği, göğüslerde anne sütünün yollarını açtığı, ayrıca yalnız başına ağlayan herkesi teselli ettiği söylenir. Onu bütün döngüsüyle tanı yanlar, onu kötülemek yerine, onun büyüklüğüne ve derslerine saygı duyarlar.
Sayfa 155Kitabı okudu
Kadınların gelişiminde bütün bu "ev ekonomisi" edimleri, yemek pişirme, yıkama, süpürme, sıradan olanın ötesindeki bir şeyi açıklar. Bütün bu metaforlar ruhsal hayat üzerine düşünme, onu hazırlama, besleme, yetiştirme, düzeltme, temizleme, düzenleme yollarını gösterir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Akışkan modern dünyanın sakinlerinin ve onların yarattıkları ve emek verdikleri her şeyin üzerinde bir hayalet gezinmektedir: Aşırı bolluğun hayaleti.
381 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.